Faiz ve Ekonomi

Faizin ekonomi dünyasında tartışılması ve geçmiş ekonomistlerin,ekonomi okullarının faiz hakkındaki bazı düşünceleri ve kafa karıştıran faiz konusunun geçmişten bugüne tartışılması..

 0
Faiz ve Ekonomi

Faiz konusu ekonominin en zor konuları arasındadır. Üzerine teoriler düşünülmüş, kitaplar yazılmıştır. 

İktisatçılar faiz konusunda birbiri ile çok fazla çatışmıştır hatta farklılık daha tanımda başlar. Klasik iktisatçıların tanınımına göre, faizi bugünkü tüketimi geleceğe ertelemenin ödülü olarak görürken, Keynesyencilere göre faizi likitten vazgeçmenin ödülü olarak görürler. Bu farklılık normal görünse bile aslında önemli yol ayrımlarına varır. Çünkü klasikler faiz oranının yatırım ve tasarruf tarafından belirlendiğini söylerken, Keynesyenler, Wicksell’den güç alarak faiz oranının para ve tahvil piyasasında belirlendiğini kabul ederler.

Bu tartışmanın birleştiği noktalar da elbette vardır. Bunlardan birisi de reel faiz oranıdır. Yani piyasa faiz oranının (nominal faiz) enflasyon oranından arındırılmış hali. Hangi teoriden hareket ederseniz edin öne çıkan oran aslında reel faiz oranıdır. Çünkü reel faiz enflasyon oranının altında kalırsa, kimse ne tüketimden ne de likiditeden vazgeçer.

Tartışmanın ilginç bir noktası da para talebinin faiz oranına duyarlılığı konusudur. Klasikler (en azında ilk klasikler) para talebinin gelirle ilişkili olduğunu söyleyerek bu işten sıyrılırken, Keynes 1929 bunalımı sırasında yaşananları da göz önüne alarak para talebinin faiz duyarlı olduğunu, hatta sonsuz esnek bir para talebi (likidite tuzağı) ile bile karşılaşabileceğimizi özellikle vurgular. İktisat teorisi iktisadi gerçekleşmelerden ders çıkarttığından, senteze gitti ve para talebi faiz oranı ilişkisi farklı esneklik katsayıları sözkonusu olsa da kabul  etti. Ancak asıl tartışma para arzı üzerinden çıktı, klasikler para arzı ile oynayarak iktisat politikasında başarılı olacaklarını savunurken, Keynesyenler bazı durumlarda bunun işe yaramayacağını iddia ettiler. 

Keynesyen iktisatçılar 1990’ların sonuna doğru Japonya’nın içine düştüğü durgunluk krizi sonrası, likidite tuzağının tıpkı 1929 krizinde olduğu gibi yeniden geçerli olduğu gündeme getirdiler. Bu savlarını 2007 krizi sonrası daha da güçlendirdiler. İddiaları şu; ekonomide öyle bir durum ortaya çıkar ki, para arzını artırdığınız da faizler minimum düzeye gerilese bile ekonomide büyüme (GSYH artışı) sağlanamaz. 

Senin Tepkin Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow