Yks sayısalda 19.000 yapmış birinden Tavsiyeler:2

(Tyt fen ve türkçe)(2019)

YAZARDAN ÇOK ÖNEMLİ NOT:Unutmayın yks çoğumuz için çok önemli bir sınav.Ve herkes kendi yolunu belirleyip o yolla çalışmalı.Benim anlattıklarım benim yolum üzerine ve bazılarınız için çok yanlış olabilir.Bu yüzden öncelikle kendi seviyenizi bilin ve kendi yolunuzu çizin.Sonra başkalarının tavsiyelerinden faydalanın.Bir de insan zorlanıp anlamadığını olmayacağını düşündüğünde stresten ders çalışmayı bırakabiliyor.Çevresine ise çok rahat görünüyor.Lütfen bunu yapmayın.Siz çalışın elinizden geldiği kadar.Gerisine kulaklarınızı tıkayın.

Öncelikle seviyenizi bilin.Tükçede ortalamanız 20 nin altında ise alt seviyedesiniz , 20 30 Bandı orta, 30 40 bandı çok güzel.Tabi bu ilk 20.000 de olmak isteyenler için bir ölçü.Gözüm tok daha aşağılarda diyorsanız o ayrı.

Ne yapacağız peki?Ne yapacaksak tyt için ayt sayısalı bırakmadan yapacağızYani alt veya orta seviyedekiler sizi her gün 40 soru çözmeye davet ediyorum.Yok ben kitap okuyayım.Sınav senesindeyseniz olmaz avucunuzu yalarsınız.O okuma alışkanlığı olan ve paragrafı iyi olanlar için geçerli.Benim öyleydi örneğin.Buna rağmen hocanın zoruyla yirmişer paragraf çözerdim günlük.Neyse ne diyorduk üst seviye size gelince siz eğer okuma alışkanlığı olan bireylerseniz ve türkçeniz hep iyiyse başlangıçta denemelerle ve biraz daha diğerlerinden geç başlayarak ayt sayısala daha çok yüklenebilirsiniz.Dil bilgisine gelecek olursak paragrafa 100 ise dil bilgisine 0,0001 çalışmalı.:)Noktalama işaretleri ve genel yazım kuralları hariç yarıyıldan sonra da halledilebilir.Tabi bu türkçe temeli iyi seviyede olanlar için geçerli

Tyt fene gelecek olursan.Ben örneğin optik tyt çalışır sonra optik ayt çalışırdım.Yani aslında daha çok ayt nin içinde çalışırdım.Bu yüzden tyt yi çok zor olmayan kaynaklardan halledin.Ayt konularını öğrendikçe bide onlarla çözersiniz.Yanliş yaptığınız soruları sorun soramazsanız araştırın.Bulamadınız mı?Çöpe atmayın.Belki ilerleyen zamanlarda sorabilir veya çözümü bulabilirsiniz.

Bir kitap bir soru:Her kalp kendi şarkısını söyler

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen sondaki soruyu cevaplayıp fikirlerinizi bizimle paylaşın!!!

Her kalp kendi şarkısını söyler:Ve yalnızca diğer yarımız o sesi duyar benim okuduğum en romantik kitaplardan biriydi sanırım.Ama benim için bu kitabı özel kılan romantik oluşu değildi.Kitapta karakterimize bu aşk hikayesini anlatan adamın kim oluşunu bir türlü çözemeyeşimdi.Aslında yalnızca ben de değil aynı kitabı okuyan bir arkadaşımda çözememişti.Kitabı okuduktan neredeyse bir yıl kadar sonra aynı arkadaşımla dershane sırasındayken bulduk kim olduğunu.Size kim olduğunu tabiki söylemeyeceğim:)Okuyunca bakalım tek seferde anlayabilecek misiniz?:)

Şimdi bu kitaptan öğrendiğim ve bir başka önyargımı kıran kısma gelelim , ben pek Alman yazarları okumazdım.Hele de romantik bir kitap okumak istiyorsam.Onları hep soğuk olarak nitelendirirdim.Ancak bu kitabın yazarı gazeteci Jan-Philipp Sendker bir Alman.Sözün özü her kitap insana bir şeyler öğretir.

Bu kitap aşkın maddeyle pek de ilgisinin olmadığını öğretti bana

Soruma gelecek olursak:

Peki sizce aşkın mesafesi var mıdır ve kitabı okuyanlar kitap hakkında neler düşünüyor?Yorumlarda buluşalım...

Yks sayısalda 19.000 yapmış birinden Tavsiyeler:1

(sosyal ve mat1 tavsiyeleri)(2019 yks)

Not:Bunlar kişisel deneyimlerimdi siz farklı yollarla da başarabilirsiniz.

Evet arkadaşlar o biri benim:)Yerleştirme de sıralamam 19.000 di.

Malesef ayt m daha iyi olmasına rağmen okul puanım beni gerilere doğru atıp 19.000 yaptı.

Bu yüzden bugün size yapılması gerekenlerin yanında yapılmamasını önerdiğim şeylerden de bahsedeceğim.

Öncelikle ben klasik bir sayısalcı değildim.Yani türkçem gayet iyiydi.Mat2 ve fenim de gayet iyiydi.Peki kötü olan neydi :Mat1

Biz mat1 için kanser derdik arkadaşlarımla.Bitmez tükenmez hızıyla soru üretebilirdi mat1 çünkü.Hele şu yeni nesil sorular insan olsaydı bedduam yüzünden ölürdü.

Neyse serzenişimi keseyim:)

Standart sapma efsanesi:

Öncelikle mat1 den bir sorunun puanı sosyalden 1 sorunun puanıyla hemen hemen aynı şekilde sıralamayı etkir.Ama mat1 den bir soruyu çözmeniz 5 dk alırken sosyal yarım dakika.Yani sosyali denemelerde atlamayın.Tabiki bir sayısalcı olarak sosyal çalışın mat1 bırakın demiyorum.Ne yapın peki sosyali denemelerde yanlış sorularınızı araştırırken halledebilirsiniz mesela.Yani yok matın standart sapması 10.000 attırmış bir soruda yok öyle bir dünya:)Tamam atar ama sosyal çözmezsen geri geri atar.Yani mat1 de çok oyalanıp sosyale bakmamazlık etmeyin.Ben sosyale denemelerden çalıştım.Bide you tube da yavuz tuna hoca dünya haritası üzerinden anlatıyordu coğrafyayı.Bir iki video yeterli oldu coğrafya konusunda.Biraz da şans tabi çok fazla bilgi sorusu yoktu 2019 yks de.Neymiş efendim :Sosyali sayısalda olsanız mat1e kurban vermeyin!!!Ben de sayısaldım!!!

Kaç kitap ve kitap fiyatları:

Mat 1 den ise en azından 3 -4 kitap bitirilmeli.Sonrasında bu kaynaklar nasıl seçilmeli bununla ilgili ayrıca bir yazı hazırlayacağım ama şunu unutmayın seviyenize uygun olmayan kitaplarla başlamak mantıklı değil.

Kitap fiyatları arttı o kadar kitabı nasıl bitireceğiz falan diyorsanız da şunu unutmayın devlet ders kitaplarında olan konulardan hazırlanır Ösym soruları .Yani sizin ana rehberiniz onlar.Bunlardaki parçaları soruları çalışarak başlayabilir zamanla da ikinci el kitapçıklardan veya harçlığınızı biriktirerek alabilirsiniz.Tabi umarım da kitap fiyatları artmaz daha fazla.Ancak durumu olmayan öğrenciler içinde alternatifi bu şekilde anlatmak istedim.

Bir kitap bir soru: Bir çift yürek

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen sondaki soruyu cevaplayıp fikirlerinizi bizimle paylaşın!!!

Bir çift yürek benim bir arkadaşımın tavsiyesiyle okuduğum bir kitaptı.Her ne kadar onun kadar olmasada ben de etkilenmiştim bu kitaptan...Aborijinlerin hikayesinden...Aborjinlerin yürüyüşüne katılan orta yaşlı sayılabilecek bir kadının hikayesindan bahsediyordu bu kitap.Onun aborijinlerden öğrendiklerinden..

Örneğin kitapta şuna benzer bir bölüm vardı:...Yamyamlar sadece yiyebilecekleri kadar öldürüyorlardı.Ancak modern insanın savaşında binlerce insan ölüyor...

Tam bu sözcüklerle geçmesede aşağı yukarı böyleydi.

Bu cümleler ben çok etkilemişti.Biz modern insan , köle sahiplerine , kılıç kullanan barbarlara ve yamyamlara göre çok medeniydik gibi gelirdi bana o ana kadar.O an anladımki bu benim tarafsız bakamayışımdandı.

Yine kitapta aborijinlerle ilgili geçen bir kısımda aborijinlerin kazanan ve kaybedenin olmadığı oyunlar oynamak isteyişi beni çok etkilemişti.Yürüyüşlerine katılan bu yabancı kadın onlara bir yarış önermişti ancak onlar kabul etmemişti.

Çünkü kaybeden üzülebilirdi bu durumda.Bu yüzden tahteravalli benzeri kazanan ve kaybenin olmadığı bir oyun seçmişlerdi.

Şimdi bakınca sanırım ben de arkadaşım kadar etkilenmişim sanırım:)

Buraya kadarı işin güzel kısmıydı.Ancak size bu yazıyı yazmadan önce yazarı biraz daha araştırdım.Ve yazarın aborijinlerden geldiğini iddia ettiği mektupların yalan olduğunu itiraf ettiğine dair bir iddia okudum.Doğru mudur bilemem.Ancak garip hissettirdiğini söyleyebilirim.Kısacası ben aborijinlerin hikayesinden yine de çok şey öğrendim.

Şimdi soruma gelelim:Sizce biz yüzyıllar önce yaşayan insanlara göre daha insancıl bir medeniyet kurabildik mi?Yoksa sadece binalarımızın büyüklüğü mü ilerledi?

Erzurum Tortum Bağbaşı Dut Pekmezi Tarifi

Eveet.Bugün sizlere erzurum tortum bağbaşı köyünün özel dut pekmezinin tarifini yazacağım.Hemde yapıp satan birinin anlatımıyla ki bazen ben de yapımına katılıyorum.

Peki neden özellikle tortum bağbaşı dut pekmezi ünlü?

-Çünkü içinde dut hariç başka hibirşey yok.Kesinlikle şeker katılmıyor.

-İkini olarakta özellikle yörede mide ağrısına iyi geldiği inancı var.

-Taze dutla yapılıyor.

Öncelikle dutların ağaçtan nasıl inirildiği sorusunu cevaplayacağım.

-Dutlar genellikle erkekler tarafından yere sarılan esvaplar ya da ağaçlara yatay şekilde sallanan fileler üzerine dökülecek şekilde sallanıyor.Esvap:Naylon çuval kumaşından çarşaf şeklinde dikilen ve yere sarılan örtüye verilen isim.

-Ardından genellikle kadınlar dutları ağacın sallanmasıyla dökülen kuru dallar ve yapraklardan ayıklayıp temiz bir şeklde kazanda suyla kaynatıyorlar.Kaynatılan bu karışım temiz ve yalnızca bu işlem için kullanılan bir çuvalın için dökülüp kuruna koyuluyor.

Kurun:Kaynamış dutun suyunu süzmek amacıyla kullanılan bir ürün.

Kurundan süzülen bu suyun adı artık “Şire” oluyor.Şire de kazanda kaynatılıp fazla su buharlaşınca ortaya leziz dut pekmezi çıkıyor.

Bir kitap bir soru:Aşk ve Gurur

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen sondaki soruyu cevaplayıp fikirlerinizi benimle paylaşın:)

Jane Austen’in 18. yy ingilteresinde geçen romanı , aşkı gururu ve önyargısı arasında kalan bir kadın ve adamın hikayesini anlatıyor.

Ancak bu hikaye de mr. Darcy ve ms. Elizabeth’in etkileyici ilişkilerinden daha fazlasını verdi bana bunu itiraf etmeliyim.Özellikle kız çocuklarına hiç miras kalmayışının doğurabileceği sorunlar

bunun farkında olan bir annenin kızlarını kurtarmak için evlendirme çabasına girmesi ve bu çabanın aslında günümüzde bu kadar utanç verici olmasına rağmen aslında annenin o dönem için haklı sayılabilmesi bambaşkaydı benim için.

İşin garip yanı bir abileri veya erkek kardeşleri olsa ya da yarım asil yerine tam asil olsalar mirastan faydalanabilecekti Benneth kız kardeşler belki de.Ancak onlar beş kız kardeş oldukları için miras olan evleri babalarının uzaktan bir erkek akrabasına kalacaktı.Bu erkek akraba ise kızlardan biriyle evlenmek isteyerek sözde onlara lütfedecekti.Bu sayede Benneth kız kardeşler sefaletten kurtulmuş olacaktı.

Ne garip değil mi?İşte böyle bir ortamda ms. Elizabeth Bennetin 21. yy kadınıymışçasına duruşu beni çok etkilemişti.Ayrıca 2005 yapımı olan filmi de kanaatimce çok başarılıydı.Bu yüzden filmini izlemediyseniz hemen kalkıp izlemenizi öneririm.

Son olarak geleneksel olan soruma gelelim:

Filmi izleyenlerin veya kitabı okuyanların 18. yy İngilteresi hakkında yukarıda yazdıklarım haricinde fikirleri nelerdir?Yorumlarda buluşalım....

Merhaba size şimdi sıfırdan düşük maliyetle nasıl ingilizce konuştuğuma dair küçük bir yazı hazırlayacağım.Lise öğrencilik hayatım başarılı geçmesine rağmen öğrnciliğimde ingilizceyi pek önemsemedim.Bu yüzden de üniversite düzeyindeyken ingilizce öğrenmeye odaklandım.

-Öncelikle grameri bir süre ertelenebilir.En azından ben öyle yaptım.İlk olarak ingilizcede en çok kullanılan 100 kelimeyi ezberleyerek başlayın.Bununla birliktede;

-Okuyun arkadaşlar.Anlamasanızda ilk başta başlangıç düzeyinden okumaya başlayın.Okuyacağım şeyi nasıl bulacağım diyorsanız bu sayfanın yanına bir sekme daha açıp beginner düzeyi İngilizce hikayeler yazın.Bu sayede kitap alıp ek masraf yapmak zorunda kalmazsınız.Teknoloji çağındayız.

-Duolingo:Size başlangıç için günlük ingilizce çalışma alışkanlığı kazandıracak güzel bir uygulama.Lütfen serinizi  aksatmayın.

-Evet bir temel attığımıza göre artık biraz da you tube kanallarından faydalanarak 1. seviyede ifadeleri günlük konuşmaları içeren kanalları seyredin.Kanal ismi yazmayacağım çünkü seviyeler çok değişken.

-Güzel ilerlediniz tebrikler.Sırada gramer var , Özer Kirazın videoları var.Eğer alabilirseniz sanırım kitabıda vardı ancak ben kitabı kullanmadım.Sadece yorumlarını gördüm.Bu yüzden incelemeden almayın

-Son olarak bu maalesef tüm bütçeler için uygun değil.Camblyden bahsediyorum.Ben kullanırken gerçekten çok faydalı oldu.Tabi parayı ben değil abim vermişti:)

Alternatifi yok mu var tabiki :)İngilizce günlük tutmak.Gerçekten işe yarıyor.

Artık bundan sonra ne kadar geliştireceğiniz size kalmış başlangıçtan sonra orta ve ileri seviye hikayeler okuyarak ilerleyebilirsiniz:)

Not:Eğer sorunuz olursa yorumlara yazın lütfen.Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.

Not:Yazardan küçük bir dilek.Lütfen sayfanın sonundaki soruyu cevaplayıp fikirlerinizi benimle paylaşabilir misiniz.

Öncelikle şunu söyleyeyim , bu benim tercih ettiğim ve sevdiğim bir yöntem.Yani herhangi bir bilimsel çalışmanın açıklaması değil.

Evet şimdi konuya gelelim.Çocuklarımıza kitap okumanın faydalarına anlatmak istiyoruz.Ancak onlar okudukları kitaplardan henüz somut bir fayda görmediklerini söyleyip bunu reddediyorlar.Ne yapabiliriz?Tabiki teşbihten (benzetmeden) faydalanacağız.

Örneğin kitap okumak aslında spor yapmaya benzer.Bir insan birkaç kez şınav çekti diye hemen kol kaslarının gelişmesini bekleyemez.Bu gelişimi gözlemleyebilmek için düzenli olarak bu sporu yapması gerekir.Ya da aldığı kalsiyumdan dolayı hemen boyunun uzamasını kemiklerinin güçlenmesini bekleyemez.Belli bir süreç gerekir.

Aynı okumak gibi...Okumak da düzenli yapılması gereken ve düzenli yapıldığında fayda veren bir eylemdir.

Yani çocuklara açıklarken bu çeşit  benzetme içeren cümleleri kullanınca daha faydalı olduğumu düşünüyorum.

Gelelim sorumuza:Peki siz çocuklarınızı okumaya teşvik etmek veya ikna etmek:) için neleri tercih ediyorsunuz?Yorumlarda buluşalım...

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen sayfanın sonundaki soruyu cevaplayıp benimle bu konu hakkındaki fikirlerinizi paylaşır mısınız? Yaş aldıkça çeşitli insanlar tanıdım.Çeşitli hayatlar....Ancak sonra farkettim ki tanıdığım bunlardan da öte duygular oldu.Tanıdığım her insan bir duyguya bedel , bir duyguya önder ve örnek oldu.Örneğin Ç..... isimli bir arkadaşım baktığında kendisinde herkesin aşkı gördüğü bir kadındı. Ve o aşkı için genellikle erkeklere yakıştırılan çoğu kadının gururunu öne sürüp yapmayacağı şeyleri yapardı.Ve maalesef o bu duyguda hep kaybeden oldu.Adı Ş.... olan bir başka arkadaşım için ise dostluk en önemlisiydi.Ancak o da arkadaşlıklarında çok büyük sorun yaşayıp yalnız ve ıssız bir kadına dönüştü.Ben mi?Benim için en önemli şey huzurdu.Bense anksiyeteyle boğuşan genç bir kadına dönüştüm.Şimdi bakınca bu duygular bizim için birer kuyruktu ve biz onların peşinden koştukça bizden kaçıp durdu.Ancak biz kendi yolumuzdca ilerleyince bizim peşimizden gelme zahmetinde bulundu.Yani sevgili okuyucularım umarım siz bizim yaptığımız hataları yapmazsının ya da yapmamıştırsınız.Umarım siz kuyruklarının peşinden gidenlerden değil kuyruklarını peşinden koşturanlardan olmuşsunuzdur. Peki ya siz hangi duyguyu temsil ettiniz bu hayatta? Siz hangi duygunun önderi oldunuz? Yorumlarda buluşalım.

İsimler ve Kaderler

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen yazıyı okuduktan sonra alttaki soruyu cevaplayıp fikirlerinizi benimle paylaşır mısınız?

İsimlerimiz kaderlerimizde etkili midir sizce?Bir bardak suya bile kötü hitap ederken su kristallerini bozuyorken , aksi yapıldığında ise ​kristaller estetik hale geliyoken bize verilen kötü anlamlı isimler yazgımıza yansımaz mı hiç

Bazen düşünürüm acaba bu yüzden mi peygamberler isimler konusunda bu kadar hassas davrandılar diye.İnsanı kibre sevkedecek isimleri değiştirip onlara kul olduklarını hatırlatacak isimler vermişler ya hani bundan bahsediyorum.

Aslına bakarsanız yalnızca peygamberler de değil bu konuya değinenler.Yapılan bazı araştırmalar bazı isimlerin suça daha meyilli olabileceğini gösteriyor.Ancak burada bir soru çıkıyor işte karşımıza.

Sizce bu insanları suça daha meyilli kılan gerçekten isimleri mi?Yoksa o isimleri veren ebeveynlerin onlar için oluşturduğu ortam mı?

Kumaşlar ve Tercihler

Yazardan küçük bir dilek:Lütfen yazıyı okuduktan sonra fikirlerinizi benimle paylaşır mısınız?

Kimimiz giyindiğimiz şeyleri sadece biçimlerini beğendiğimiz için kimimizde rahatlığı için tercih ediyor.Ancak bir de benim gibiler var ki onların seçiminde asıl kıstas kumaşlar.Peki neden?Öncelikle şunu belirtelim ki kumaş seçimi de rahatlığın bir parçası.

Ancak ben kumaş seçimlerimi yaparken sadece rahatlığı göze alarak yapmayanlardanım.Benim için kumaş seçmek aynı zamanda etik bir sorun.Seçtiğim kumaşların insan ve hayvanlara yani sinir sistemi olan ve acı çekebilen varlıklara zarar vermeden üretilmesi önceliğim.Aklınıza gelen soruyu duyar gibiyim.Hayır ben bir vegan değilim.Et tüketirim.Aynı bir aslan gibi.Ve onun da yapmadığı gibi ben de giysilerim için hayvan öldürmem.

Yani hayvanların yalnızca giysi gibi bitkisel ürünlerden elde edilebilen ürünler için öldürülmesini doğru bulmuyorum.Ancak protein için benimde ilk tercihim hayvansal gıdalar oluyor.

Aynı zamanda ester ve türevlerini de insanlara ve doğaya zarar verdiği için kullanmıyorum.Peki kumaş olarak neyi tercih ediyorum?Viskon ve Pamuk türevlerini.Çünkü bunlar bitkisel kaynaklı ve doğallar.Yani bu tabiatta hakkımdan fazlasını almamaya gayret ediyorum.

Şimdi soruma gelelim peki ya siz kıyafetlerinizi seçerken ilk olarak hangi özelliği arıyorsunuz?Yorumlarda buluşalım.

Her devrin romanı: ÇALIKUŞU

Yazardan bir dilek:Yazıyı okuduktan sonra sondaki soruma cevap verir ve fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Çalıkuşu her devrin insanı içine çeken kitaplarından kuşkusuz ...Ancak kuşku duyulabilir bir nokta da yok değil.Okuyanı on yedisindeyse sürükleyici bir aşk romanı , yirmi yedisindeyse bir aldatılma hikayesi , kırk yedisindeyse bir hayat dersi.... Peki sizin için Çalıkuşu hangisi?

Ne kadar da garip değil mi?Aynı roman bir genç ve yetişkin için farklı şeyleri temsil edebiliyor.Mesela ben bu romanı ilk kez

on altı yaşımdayken okumuştum , lise yıllarında henüz aşkı ideal ve kusurdan uzak bir duygu zannederken.Bu yüzden romanı okurken pek bir eğlenmiştim.Bana romantikliğinde ötesinde Feridenin çocukluk yaramazlıkları pek bir mizahi gelmişti.Ancak romanı sonradan tekrar elime alınca aslında mizahtan ziyade kimsesizliğin Ferideye verdiği o dehşeti gördüm.Daha çok bir Dram gibiydi.Hani bir parça vardıya romanda ,hatırlar mısınız?Feride aldatıldığını öğrendikten sonra dolabını açıp “Asla bir işe yaramayacağını” düşündüğü diplomasına bakmıştı ya.İşte orada bu ülkenin kadınlarının kaderini gördüm ben de.Bizim için belki asla hiç işe yaramayacağını düşündüğümüz diplomalar en yakınlarımızdan daha vefakardı.

İşte o zaman benim için bir aldatılma hikayesine dönüştü Çalıkuşu.Kırklı yaşlara gelecek olursak ben henüz kırklı yaşlarıma basmadım,ancak o yaşlarda bir büyüğümün fikirlerini aktarayım sizlere o

bu hikayeyi ne aşk ne aldatılma olarak değerlendiriyor onun için bu bir hayat dersi.Anlayacağınız üç farklı kuşağın aynı ama bir o kadar da farklı hikayesi.

Şimdi soruma gelelim peki Çalıkuşu sizin için neydi sevgili okuyucularım?

Değerli

fikirlerinizi yorumlar kısmında bekliyorum ,sağlıcakla kalın.

Karma dövüş sanatları ülkemizde en çok Mcgregor ve Khabib maçı esnasında yankı buldu hatırlacağınız üzere.Şimdiyse Mcgregor ‘un Dustin poirier ile yapatığı maç sonucunda sakatlığı ile gündeme geldi .Peki nedir bu karma dövüş sanatları?

Karma dövüş sanatları adından da anlaşılabileceği üzere diğer spor dallarından faydalanan ve onların tekniklerini de kullanan kullanan spor dalıdır.Peki bu spor dalları neler olabilir?Atasporumuz güreşten tutunda judoya kadar pek çok disiplinin yanında boks ve jiu jitsuyu dahi barındırır.

Ancak malesef ismi fazlaca yanlış anlaşılabiliyor ve kimilerinin amiyane tabirle "Kafa göz dalmak " diye nitelendirdiği bir spor halini alabiliyor.Fakatdurum kesinlikle bu değil.

Karma dövüş sanatları yani ingilizce adıyla (Mixed martial arts, MMA) aynı diğer spor dalları gibi kendine has kurallar barındırır.Yani anlayacağınız rakibinize her şeyi yapmanız kurallara uygun falan değil.Örneğin rakibinizin saçını çekemez , onu ısıramaz ve ona tüküremezsiniz.Düşününce spor etiğininde ötesinde fazlasıyla insani kurallar değil mi:)?

Karma dövüş sanatlarının tarihçesini soracak olursanız epey bir geriye gitmemiz gerekecek.100 sene? 150 sene? Hayır hayır artırmalısınız.Karma dövüş sanatlarının kökeni neredeyse MÖ 600 lü yıllara dayanıyor , evet yanlış okumadınız.Hatta bir söyleme göre Büyük iskenderin askerlerini kılıç kullanmadan savaşmadaki becerilerinden dolayı karma dövüş sanatçılarından seçtiği bile aktarılıyor.

Size karma dövüş sanatları hakkında vereceğim bilgiler bu kadardı.Ve şimdi sizin fikirlerini almakta sıra:)

Farklı dövüş sanatlarından farklı teknikler almanın avantajlar sağlayabileceğini zaten biliyoruz.

Peki ya sizce bu durumun neden olduğu bir dezevantaj var mı?Yorumlarda buluşalım:)