İnsan İnsan-Fazıl Say

Kurşuni Renkler-Sezen Aksu

İncelikler Yüzünden-Sertap Erener

Sil Baştan-Şebnem Ferah

Yeni Türkü-Umut

Çocuklar Gibi-Sezen Aksu

Deli Kızım Uyan-Şebnem Ferah

Aldırma Deli Gönlüm-Sertap Erener

Farkındayım-Sezen Aksu

Yalnızlık Senfonisi-Sezen Aksu

Olsun-Sertap Erener

Küçüğüm-Sezen Aksu

Hoşçakal-Şebnem Ferah

Yollar Seni Gide Gide Usandım-Erkan Petekkaya

Gelsin Hayat Bildiği Gibi-Ceza&Sezen Aksu

Kördüğüm-Hümeyra

Kız Leyla-Sertap Erener

Mucize-Gülay

İnişlerim Çıkışlarım-Fikret Kızılok

Yalan Dünya-Neşet Ertaş

Bir Çocuk Sevdim-Sezen Aksu

Fırtına-Yeni Türkü

Böyle Kahpedir Dünya-Gripin

Sezen Aksu-Kaybollan Yıllar

İnce Buz Üstünde Yürüyorum-Cem Adrian&Şebnem Ferah

Bir Beyaz Orkide-Cihan Mürtezaoğlu

Ah Beni Beni-Sezen Aksu

Nilüfer-Müslüm Gürses

Bu Kalp Seni Unuttur Mu?-Fikret Kızılok

Seninle Başım Dertte-Selami Şahin

Her Şey Seninle Güzel-Zerrin Özer

Belirtileri

• Hasta eşinin/sevgilisinin onu aldattığına dair yeterli sebep olmaksızın inanır.
• Hasta eşine/sevgilisine sözlü veya fiziksel şiddet uygular.
• Hasta eşini/sevgilisini sürekli sorgular hatta takip eder.
• Hasta da sinirlilik ve saldırganlık bulunur.

Hastalığın bilinen bir nedeni olmasa da sadakatsiz aile ilişkileri ve çocuklukta istismara uğramak sebeb olabilir.

Hastalığın tedavisinde çift terapileri işe yarayabiliyor.

Anne ve babalara öneriler

• Çocuk aile içi tartışmalara mümkün olduğunca şahir olmamalı.
• Çocuk hakarete ve şiddete maruz kalmamalı.
• Aile içinde anne baba birbirine saygılı olmalı.
• Çocuklar aşırı övülüp yüceltilmemeli.

[Nakarat]

Bulamazdım

Hakkın var aşka inancımı kaybedebilmek için senden (ey)

Senden iyisini bulamazdım (bulamazdım)

Hakkın var çünkü hayatımı mahvedilmek için senden (ey)

Senden iyisini bulamazdım (bulamazdım)

[Verse]

Bulamazdım yok

Gülüşünü gün yapar uyumazdım

Vede tüm dünya bana dur dese bile

Ben vurgundum sana duyamazdım (duyamazdım)

Bekle geçer gidişi yarattığı kış gibi yaz ve ben her gece yastığa

Bastıra bastıra üstüme örttüm sancılı yas (sancılı yas)

Boş geliyor bana kuytular artık

Hoş geliyordu bu kaygısı korkusu histeri ordusu

Nefesimi anlamsız kılıyor

Kör kuyulara sıkışan son çaremi

Kızgın ateşlerin alevine boğdum

Benzedi küle dönüşen her tanem

Zümrüdüanka'ya yeniden doğdum (yeniden doğdum)

Güçlendim duygusuz olmayı öğrendim

Sadece kendim için yaşamayı egomu silah gibi taşımayı öğrendim

Zaten düzeni bozuk bu kelek bu dönek dünya kime kalacak bilmiyorum

Zevki sefasını yaşıyorum işte ben artık insan sevmiyorum (sevmiyorum)

Örnek: Oscar Wilde-Mürit

            Mark Twain-Bir Telefon Konuşması

            Franz Kafka-Vazgeç

Short Story: Genelde tek bir ortam ve sınırlı karakter sayısından oluşur. 3500-7500 kelime arasındadır.

Örnek: Guy de Maupassant-Kolye

Ernest Hemingway-Tepeler Gibi Beyaz Filler

             Jorge Luis Borges-Kurgular

Novelette: Kısa roman denilebilir. 7500-17 000 kelime arasındadır.

Örnek: Hummers Rüya Gördüğünde-Mara Purl

            Antoine de Saint Exupery-Küçük Prens

Novella: Uzun hikayedir. 17 000-40 000 kelime arasındadır.

Örnek: George Orwell-Hayvan Çiftliği

            John Steinbeck-Fareler ve İnsanlar

            Thomas Mann-Venedik'te Ölüm

Novel: Romandır. Karakter sayısı birden fazladır ve olaylar ayrıntılı biçimde anlatılır. 40 000- 40 000 üstü kelime arasındadır.

Örnek: Tolstoy-Anna Karenina

            Charlotte Bronte-Jane Eyre

             Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez

Çanakkale Menüsü olarak bildiğimiz yemek listesi Irak Cephesine aittir.

Atatürk'ün İngiltere Kralı 8. Edward'a "Vatanımın toprağı temizdir. O elinizi kirletmez." dememiştir.

31 Mart Vakası 31 Mart'ta değil 13 Nisan'da gerçekleşti.

Yine Gel rubaisi Mevlana'ya ait değildir.

Mimar Sinan'ın Mihrimah Sultan'a olan aşkına dair bir kanıt yoktur.

İsviçre'nin başkenti Zürih değil Bern'dir.

Çin Seddinin uzaydan görünebilecek tek yapıt olduğu doğru değildir.

Balıkları hafızası 3 saniye değil 3 aydır.

İstanbul Boğazı 1954'te donmadı Tuna Nehri'nden Karadeniz'e oradan da Boğaz gelen buz parçaları Boğaz'ın  donduğu algısını oluşturdu.

Noel 31 Aralık'ta değil 25 Aralık'ta kutlanır.

Türkiye'nin sömürgeleştirilmemiş tek ülke olduğu doğru değildir. İngiltere, Etiyopya ve Tayland da sömürge olmamıştır.

Anadolu ismi ayran içen asker hikayesinden gelmez. Eski çağlarda Yunanca doğu ülkesi anlamına gelen sözcükten türemiştir. 

Urban Legend filmini öneririm.

Para Birimi: Euro

İspanya'nın başkenti Madrid'tir. 

En önemli şehirlerinden biri de Barselona'dır.

İspanya günümüzde anayasal monarşi rejimi ile yönetilmektedir.

Ülkenin %82'si İspanyolca konuşmaktadır.

İspanya'nın nüfusu 47.3 milyondur. (2020 verilerine göre)

(Kadın nüfusu erkek nüfusundan fazladır.)

İspanya'da hemcins çiftler evlenebilirler.

İspanya'nın yiyeceklerine gelirsek:

İspanya'nın en lezzetli yiyeceklerinden biri Gazpacho çorbasıdır. Soğuk servis edilen bir domates çorbasıdır.

Bir diğer lezzette Tortilla'dır. Patates, yumurta ve soğandan yapılan bir yiyecektir ve günün her saati yenir.

İspanya'nın tatlılarından birine örnek verecek olursak Turron'u örnek verebiliriz. Badem ve şekerden yapılan bir tatlıdır.

İspanya'nın bugün bulunduğu bölge, 711-1492 yılları arasında Müslümanlar'a aittir.  Ve burada Endülüs Devleti kurulmuş, en iyi yıllarını Emeviler Devri'nde yaşamıştır. O dönemde yapılan El Hamra Sarayı üstünden yıllar geçmesine rağmen güzelliğini koruyor. El Hamra Sarayı, UNESCO Dünya mirasları listesindedir.

İspanya'ya gidildiğinde görülmesi gereken bir diğer yer ise La Sagrada Familia'dır, Barselona'da bulunan ünlü bir bazilikadır.

1-Sadist: Baskı: İlk resmi seçen bireyler, yaşamlarının ilk yıllarından, özellikle de otoriterlikle bağlantılı olanlardan, davranışlarından ötürü bastırılmış deneyimler yaşayabilir.

2-Epileptik: Bastırma: Beyin hastalığı ve işlev bozukluğu ile ilişkili kişilik bozuklukları (bazı epilepsi vakalarında olduğu gibi), sinirlilik, dürtüsellik ve saldırganlık patlamaları gibi tanısal özelliklere sahip olabilir. Bu kişiyi seçenlerin erken çocukluktan itibaren öfkeyle ilişkili bazı bastırılmış duygu ve davranışlara sahip olması mümkündür.

3-Katatonik: Baskı: Bu fotoğraftaki adam hakkında tedirginlik duyanlar için, bazen gerçeklikle bağlantılarını kaybetmelerine neden olabilecek hiperaktiviteyi bastırmış olabilirler. Bu ruhsal bozukluğun özellikleri, genel olarak hayal gücünün ve bilişin aşırı uyarılmasıdır.

4-Şizofrenik: Baskı: Şizofrenik kişilik, yoğun ilgisizlik ve şiddetli düşünce ve duygu çarpıklıkları ile karakterizedir. Bireyler, başkalarına karşı kayıtsızlık duygularını bastırmış olabilir ve yaşamın erken dönemlerinde sosyal olmaktan geri çekilmiş olabilir.

5-Histerik: Baskı: Histerik olarak sınıflandırılabilecek kişilerin kişilik özellikleri genellikle dengesiz duygular, narsisizm ve yüzeysel teşhircilik sergiler. Bu genellikle dikkati ve şiddetli onaylanma arzusunu cezbetmek gerektiğinde yapılır.

6-Depresif: Baskı: Bu kategoriye giren kişilerde öne çıkan genel kişilik bozukluğu, aşağılık veya suçluluk duygularının eşlik ettiği öz saygı eksikliğidir.

7-Manik: Bastırma: Mani'nin tanısal özellikleri, çeşitli dışa dönüklük, aşırı uyarılma, para ve duygularla dikkatsizlik şeklinde ortaya çıkabilir. Zaman zaman kendilerini kontrol etmekte güçlük çekebilir ve aşırı özgüvene sahip olma eğiliminde olabilirler.

8-Dissosiyatif kişilik bozukluğu: Baskı: Bu tip kişilik, bir kişinin karşı cinsten bir üye olarak yaşama arzusunda kendini gösterir. Bunun, bastırılmış bir çocukluk kimliği veya kişinin cinsiyeti ile ilgili bir çatışmayla bağlantılı olması mümkündür.

Bu sendrom Kudüs şehrini ziyaret eden turistlerde görülür. Kudüs'ü ziyaret etmeye gelen turistlerde çeşitli saplantılı düşünceler, sanrılar oluşur.

Bu sendrom Hristiyan, Müslüman ve Yahudilerde görülebilmektedir.

Üç büyük tek tanrılı din için önemli bir yer olan Kudüs'te bu sendromun görülme sıklığı yüzde ikiye yakındır.

Bu sendroma yakalanan insanlar Kudüs'e gelmeden önce psikolojilerinde herhangi bir problem yok iken buraya geldiklerinde bazıları kendilerinin Mesih olduğuna inanıyor bazıları aydınladıklarına bazıları da bulundukları dine hayatlarını adamaya hazırlanıyorlar.

Genellikle beyaz kıyafetler giyiniyorlar, dinsel sanrılar yaşıyorlar ve sürekli yıkanma isteği duyuyorlar. 

Ama bu şehirden ayrıldıklarında bu psikolojik rahatsızlıkların hiçbiri görülmüyor.

Şehirden ayrılan insanlar beş ve on gün içerisinde düzeliyorlar. Bazıları bu sendromdan dolayı psikoloğa başvuru yapıyorlar.

Müslümanlar için Mescid-i Aksa'nın bulunmasından ötürü çok önemli bir yer olan Kudüs'te birçok Filistin'li yaşamaktadır.

Museviler için önemi çok fazladır. Önemli olmasının bir nedeni Ağlama Duvarları'nın burada bulunmuş olmasıdır.

İsrail'in işgal altına aldığı Doğu Kudüs'te bugün 24 kişi hayatını kaybetti, 103 kişi de yaralandı.

Ölen 24 kişiden dokuzu ise maalesef çocuk. 

Geçtiğimiz günlerde Mescid-i Aksa ibadet eden Müslümanlara İsrailli polisler saldırıda bulunmuştu. Ve ertesi sabah Filistinli Müslümanlar Mescid-i Aksa'yı korumak için nöbet tuttular. Nöbet tutan Müslümanlara İsrailli polisler müdahale ettiler. Bu olayda da birçok Müslüman yaralandı.

Türkiye olarak şu an Filistin'in arkasındayız ve zulüme kayıtsız kalmayacağımızı düşünüyorum.

Türkiye'deki ve dünyadaki birçok ünlü isim de bu zulüme kayıtsız kalmadı. Birçok isim sosyal medyadan Filistin'deki çocuklara yapılan eziyeti kınadıkları ile ilgili paylaşımlarda bulundular.

"Hayat kendini bulmakla ilgili değil. Hayat kendini yaratmandan ibaret." -George Bernard Shaw

"Bir mutluluk kapısı kapandığında diğeri açılır; ama çoğu zaman kapalı kapıya o kadar uzun süre bakarız ki bizim için açılmış olanı göremeyiz. " -Helen Keller

"Ve bir şey istediğinizde, tüm evren ona ulaşmanıza yardım etmek için iş birliği yapar." -Paulo Coelho

"Doğru olmak için kalbinizde ne hissediyorsan onu yap - çünkü yine de eleştirileceksin." -Eleanor Roosevelt

"Kendini çok zorlama en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur." -Gabriel Garcia Marquez

"İsterseniz kitaplıklarınızı kilitleyin; ama zihnimin özgürlüğü üzerine kurabileceğin bir kapı, kilit yok, sürgü yok. " -Virginia Woolf

"Ne durumda olursam olayım, neşeli ve mutlu olmaya hâlâ kararlıyım; çünkü ayrıca deneyimlerimden, mutluluğumuzun veya sefaletimizin büyük kısmının koşullarımıza değil, eğilimimize bağlı olduğunu öğrendim. " -Martha Washington

"Kendini küçük görmeyi bırak sen yürüyen evrensin." -Mevlana

"Karamsar olmak zor değil, zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir." -Zora Neale Hurston

Üzeri İçin,

Sucuk

Mısır

Kaşar Peyniri

Biber

Hamur İçin,

1 Çay Kaşığı Şeker

5 Su Bardağı Un

2 Su Bardağı Ilık Su 

Bir Tutam Tuz

1 Paket Kuru Maya

4 Yemek Kaşığı Zeytinyağı

Sosu İçin,

1 Çorba Kaşığı Biber Salça

1 Çorba Kaşığı Zeytinyağı

Pulbiber 

Kekik

Yarım Su Bardağı Ilık Su

Hazırlanışı

Kuru mayanın üstüne ılık suyu ve şekeri ekleyin ve karıştırın.

Onun üstüne de unu, zeytinyağını ve tuzu ekleyin ve güzelce yoğurun.

Hamurunuzun üstünü kapatıp 30dk hamurun şişmesini bekleyin.

Pizza hamurunuzu dinlendirdikten sonra hamurunuzu parçalara bölerek açın dilerseniz benim gibi büyük tek bir parça pizza gibi açabilirsiniz.

Pizza sosunu bir kapta çırpıp açtığınız hamurun üstüne sürün.

Daha sonra pizzanızın üstüne rendelenmiş kaşarınızı ardından malzemelerinizi ekleyip, (eğer isterseniz zeytin de ekleyebilirsiniz)

pizzanızı 180*C 30dk pişirin.

Afiyet olsun

Yönetmen: Renny Harlin

Senarist: Vikram Weet

IMDb: 5.7

Oyuncular ve canlandırdıkları karakterler

Holly Goss - Holly King

Matt Stokoe - Jensen Day

Luke Albright - John Patrick

Ryan Hawley - Andy Thatcher

Gemma Atkinson - Denise Evers

Konusu

Bir grup Amerikalı genç 1959 yılında Ural dağlarında esrarengiz bir şekilde ölen insanların neden öldüklerini anlayabilmek ve bunun haberini yapabilmek için Ural dağları'na giderler. Ural Dağlarına geldiklerinde hava durumu çok olumsuzdur ve iletişim araçalarını kullanamazlar. Olaylar işte tam da burada başlar.

Film 1959 yılında yılında Ural dağlarında ölen kişilerin nasıl öldükleri hakkında bir varsayımda bulunmuş. Hala daha nasıl öldükleri tam olarak bilinmiyor bu yüzden bunun hakkında bir film yapılmış olması bence çok güzel. Filmin sonlarına doğru gerçekten gerilim çok artıyor, filmin başını izleyerek karar vermemenizi tavsiye ederim. Umarım siz de benim gibi beğenirsiniz, keyifli seyirler.

O anda, yeni kocası dışarıdan ona seslendi “Yine nereye gittin?”

Yatağın kenarına, sehpanın dibine oturdu. Bana baktı.

O zaman fotoğrafçı “Gülümseyin!” demişti.

Ben de sessizce gülümsemiştim.

Onu görmeyeceğim bir şekilde yüzümü duvara çevirdi.

O anda gözüm oğlumun duvardaki resmine takıldı. 

Suyun rengini gri yapmış. Oysa ona “Mavi olmalı!” demiştim.

Oğlumuza, “Uykun gelene kadar sana güzel bir hikâye okumamı ister misin?”  diye sorduğu esnada, yeni kocası yine ona “Uyumaya gelmiyor musun?” diye seslendi.

O, hikâye kitabını sehpadan alırken beni yere düşürdü.

Oğlumuz, “Onu kırdın anne!” dedi o anda.

Beni yerden aldı, bana baktı. Ben hala gülümsüyordum.

“Şşşt! Ağlama! Baban sinirlenir.” dedi oğlumuza.

Oğlum, “O babam diil!” dedi.

Döndü, bana baktı. Yastığa düşmüştüm. Hala gülümsüyordum.

Kalktı, odadan gitmek ister gibi bir hali vardı. “Gitme!” demek isterdim.

Diyemedim. Hala gülümsüyordum.

Oğlumuza baktı, battaniyesini düzeltmek için eğildi. O an saçları omuzlarına döküldü. Sonra lambayı söndürüp odadan çıktı ve biz yine her zamanki gibi karanlıkta kalıyoruz. 

Ya'aburnee: Arapçadır. Sevdiğinden önce ölmeyi dilemektir.

Fernweh: Almancadır. Hiç orada bulunmamış olmanıza rağmen, bir yer için bir vatan hasreti hissidir.

Viraha: Hintçedir. Birini ancak ayrıldıktan sonra sevdiğiniz fark etmektir.

Mágoa: Portekizcedir. Uzun süre üzüldüğümüz şeylerin yüzümüzde bıraktığı izdir.

Onsra: Bodo Dillindendir. Bir daha aşık olamayacağını anladığında gelen kalp kırıcı histir.

Forelsket: Dancadır. Birine aşık olmaya başladığınızda hissettiğiniz tarif edilemez coşkudur.

Petrichor: Yunancadır. Yağmurdan sonraki toprak kokusudur.

Apricity: Latincedir. Kış günü ortaya çıkan güneşin sıcaklığıdır.

Hitoritabi: Japoncadır. Yalnız yolculuktur.

Dilhun: Farsçadır. İçi kan ağlayan demektir.

Commuovere: İtalyancadır. Okunan hikayenin verdiği inanılmaz, kalp ısıtan his.

Coup de Foudra: Fransızcadır. İlk görüşte aşktır.

Hiraeth: Galcedir. Çoktan gitti demektir.

Tárvotur: İzlandacadır. Gözyaşlarıyla ıslatılmış anlamındadır.

Astrophile: İngilizcedir. Yıldızları seven kişidir.

Litost: Çekçedir. Keder, sempati, pişmanlık ve özlemi sentezleyen sözcük.

Querencia: İspanyolcadır. Kendini evinde hissetiğin yerdir.

Yuanfen: Çincedir. İki insanı birbirine bağlayan güç anlamına gelir.

Münzevi: Türkçedir. İnsanlardan kaçan, kaçınık.

Şuan cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir ve oldukça köklü bir tarihe sahiptir.

100,4 milyon nüfusu ile Kuzey Afrika'nın en kalabalık ülkesidir.

Resmi dili Arapça'dır ve nüfusun büyük bir bölümünü Araplar oluşturur.

Başkenti Kahire'dir (Afrika'nın en büyük kentidir.)

İskenderiye Mısır'ın en önemli şehirlerinden biridir. (İskenderiye şehri MÖ 332 yılında Büyük İskender tarafından kurulmuştur.)

İskenderiye'nin bu kadar önemli yapan etkenlerden biri de geçmişte burada bulunan İskenderiye Kütüphane'sidir. İskenderiye Kütüphanesi'nde Öklides, Herofilos, Eratosthenes, Hypatia gibi isimler çalışmışlardır. Ama bu kütüphane günümüzde yok olmuştur. Bir görüşe göre Hristiyanlar tarafından yakılmış ve 900.000 el yazması yok olmuştur.  İskenderiye Kütüphanesi'nin bulunduğu yere 2002 yılında tekrar büyük bir kütüphane yapılmıştır. 

Mısır'da bulunan Keops Piramidi dünyanın yedi harikasından biridir. Mısır'daki piramitler firavunlar ve eşleri için inşa edilmiştir.

Mısır'da bulunan en önemli tarihi eserlerden biri de Büyük Gize Sfenksi'dir.

Mısır'da VII. Kleopatra, Fevziye Fuad gibi önemli kadın isimler yaşamıştır.

Yönetmen: Çağan Irmak

Senaryo: Çağan Irmak

Oyuncular

Çetin Tekindor, Yiğit Özşener, Mert Fırat, Gökçe Bahadır, Hümeyra, Zafer Algöz

Konusu

7 yaşındaki Ozan'ın kökeni Yunanistan'a dayandığı için arkadaşları Ozan'ı dışlamaktadır. Ozan'ın ailesi Yunanistan'dan göçüp Ege'deki bir kasabaya taşınmışlardır ama Ozan'ın dedesi Mehmet Bey eski yurdunun özlemini çekmetedir ve bu özlemi yazılara aktarıp deniz mavi sularına bırakmaktadır. Bu film Çağan Irmak'ın çocukluğu konu alır, yaşanmış olmasının etkisi ile daha da çarpıtıcıdır.

Senaryosu ve harika oyunculukları ile çok sürükleyici ve duygu yüklü bir film. Özellikle bu filmin göçmen aileleri daha çok etkileyeceğini düşünüyorum. Ben bu filmi gerçekten çok beğenmiştim sizin de beğenceğinizi umuyorum, keyifli seyirler dilerim.

(12 Eylül 1980'den İhtilal'inin etkileri filmde çok güzel bir şekilde yansıtıldığını düşünüyorum.)

2-Egzersiz yapın. Spor salonuna gidemeseniz de evde yapabilceğiniz hareketler var. 

3-Kitap okumaya zaman ayırın. Sözcük dağarcınızı geliştirip diksiyonunuzu güzelleştirecektir.

4-Yemek yapmaya başlayın. Kusursuz olmak zorunda değil. Tatlı tariflerini deneyebilirsiniz mesela.

5-Sosyal medya kullanımı azaltın. Bu sizin diğer insanlarla kendinizi karşılaştırmanızı önleyecektir.

6-Her gün müzik dinlemeye çalışın. Müzik depresyonla savaşmanızı sağlar.

7-Kişisel bakım ritüeli oluşturun. Cildinize zaman ayırın.

8-Takvim tutun. Hayatınızı planlamak size iyi gelecektir.

9-Yeni bir hobi edinin. Örneğin: resim yapmak, blog yazmak, dans etmek.

10-Uyku saatlerinizi sabit tutmaya çalışın. Uyumaktan zorlanıyorsunuz bitki çayı için.

11-Her gün mutlaka güneşe çıkın.

12-Evcil hayvan edinin. Eğer böyle bir şansınız yoksa sokak hayvanlarını sevin ve besleyin.

13-Soğuk duş alın. Bu bağışıklığınızı güçlendirecektir.

14-Fotoğraf çekin. Kendinizi veya sevdiğiniz bir şeyi.

15-Daha fazla meyve ve sebze tüketin.

16-Gülümsemeyi ihmal etmeyin.

17-Kendinizi karşı daha az yargılayıcı olun.

18-Terapi almayı düşünebilir ya da dertlerinizi güvendiğiniz insanlara anlatabilirsiniz.

19-İlham verici sözler veya hikayeler okuyun.

20-Her şeye rağmen hayata karşı umutlu olun.

• İkiye On Kala-Ben Bu Kafayla Napıcam
• Kaan Boşnak-Yağmur Susunca Başlar
• Eda Baba-Her Şey Seninle Güzel
• Deniz Tekin-İkiyi Geçti
• Can Ozan-Delirmiyorsan Tebrikler
• Nilipek-Gözleri Aşka Gülen
• Duman-Ah
• Kaç Canım Kalmış-Söz Kaçmıcam
• TNK-Aşkı Harcamanın 80 Yolu
• Son Feci Bisiklet-Gece
• Can Bonomo-Dem
• Teoman-Çölde Çiçek
• Kalben-Sadece
• Gece-Ben Öldüm
• Sena Şener-Affetmem
• Güney Marlen-Gönül Ağrısı
• Ufomuo-Yıldızlar
• Ayça Özefe-Yeniden
• Dolu Kadehi Ters Tut-Anamız Babamız Yok Deriz
• İlyas Yalçıntaş-Dilberim

Yabancı Şarkılar

• Lykke Li-I Follow The Rivers
• Tom Odell-Another Love
• London Grammar-How Does It Feel
• Marina and The Diamonds-Teen Idle
• AURORA-Runaway
• Halsey-Control
• Duncan Laurence-Arcade
• Zedd-Clarity
• The Moody Blues-Melancoly Man
• Sting-Desert Rose
• Christina Perri-A Thousand Years
• Sia-Elastic Heart
• Alexander Rybak-Fairytale

Yönetmen: Uğur Yücel

IMDb: 7.6

Benim Dünyam 'Black' filminden uyarlanmıştır.

Oyuncular

Beren Saat - Ela

Uğur Yücel - Mahir

Ayça Bingöl - Handan 

Turgay Kantürk - Refik

Hazar Ergüçlü - Ayla

Konusu

Ela, hem kör hem de sağır bir kızdır. Ela'nın ailesinin durumu çok iyi olmasına rağmen Ela için hiçbir çare bulamazlar ve Ela iletişim kuramadığı için gittikçe yalnızlaşır. Mahir hoca da yaşadığı olaylardan dolayı kendini evine hapsetmiş bir adamdır. Ela ve Mahir Hoca birbirlerine ışık olurlar. Film bu karanlıktan Mahir Hoca ve Ela'nın beraber çıkmasını konu alıyor. 

Film hakkında şunu kesinlikle söylebilirim, mendillerinizi hazırlayın. Film sonunda veya herhangi bir sahnesinde ağlamanız çok muhtemel oldukça etkileyici bir film sizi bekliyor. Keyifli seyirler, umarım beğenirsiniz.

Yönetmen:Özcan Deniz

Oyuncular

Şükrü Özyıldız - Zarok

Ayça Ayşin Turan - Zeliş

Türkan Kılıç - Necla

Ahmet Özarslan - Selim

IMDb: 6.0

Konusu

Zarok bir hırsızdır, Zeliş ise zengin bir ailenin yaramaz kızı. Zarok, çocukken bir bebeği kaçırır ve büyüdüğü zaman hep bunun vicdan azabını duyar. Zeliş'in evine bir gün bir hırsız gelir, Zarok ve Zeliş'in yolları burada kesişir. Kısa süre sonra Zarok kaçırdığı bebeğin Zeliş olduğunu öğrenir ve onu gerçek ailesine kavuşturmaya çabalar.

Film görüntüleri, müzikleri ve oyunculukları ile harika bir bütünlük sağlıyor. Ben film izlemiş biri olarak şunu söyleyebilirm, filmi izlerken kesinlikle puanına bakarak karar vermemenizi öneririm. Çünkü film oldukça güzel ve hak ettiği puanın brir hayli altında puan almış. Film hakkında yapılan yorumlara bakarakta bunu fark edebilirsiniz. Umarım siz de benim gibi filmi beğenirsiniz.

Yönetmeni: Steven Spielberg (Schindler'in Listesi, Jurassic Park, Er Ryan'ı Kurtarmak gibi önemli filmleri yönetmenliğini yapmıştır.)

IMDb: 6.4

Oyuncular

BFG: Mark Rylance

Sophie: Ruby Barnhill

Kraliçe: Penelope Wilton

Konusu

Sophie adında yetimhane de kalan bir kızın bir dev ile tanışmalarını ve arkadaş olmalarını konu alıyor. Bu dev, Sophie gibi yalnız çünkü et yemediği için diğer devler tarafından dışlanmış. The BFG kısaca bu dev ve Sophie'nın renkli dünyasını anlatıyor.

Ben bu filmi 2016 yılında sinemada izlemiştim film ile ilgili şunları söyleyebilirim: Filmin baş kısmı oldukça yavaş ilerliyor öyle ki ben sinemada film arasına girince çok şaşırmıştım. Çünkü pek fazla bir olay olmamıştı ama filmin diğer yarısı filmi tamamı ile toparlıyor. Bir Disney filmi  olduğu için görüntüler oldukça kaliteli. Eğer fantastik film izlemeyi seviyorsanız, aileniz veya tek başına izleyebileceğiniz güzel bir film. 

-Ortaçağın en büyük kitabı olarak bilinen bu kitap tam 74-75 kilogram ağırlığındadır. 

-Bu kitap içerisinde çizilen şeytanın figürleri bulunuyor.

-Şeytan İncli'nin sadece ciltlenmesi için 160 hayvan derisi kullanılmıştır. 

-Bu kadar kalın bir kitabın nasıl yazıldığı hala bilinmezliğini koruyor.

-Ama Şeytan İncil'i hakkında çeşitli efsaneler bulunmaktadır. Bu efanelerden biri de:

Orta Çağ'da Ölüm cesazısına çarptırılan rahip, kilisedeki rahip ve rahibelere şu ana kadar gelmiş geçmiş en büyük İncil'i yazacağını söyler. Suç işleyen rahibe tam bir gün zaman verilir, gündoğumunda süre bitecekitir. İncil'i yazacak rahip bir odaya alınır. Gün doğumuna yakın rahip ve rahibeler odadan tuhaf sesler duymaya başlarlar. Süre bitmiştir, rahip ve rahibeler kapıyı açarlar. İçeride suçlu rahipin cesedi ve çok kalın bir İncil bulunmaktadır. Rahip ve rahibeler, İncil'in sayfalarına baktıklarında şeytan figürleri ile karşılaşırlar. Bazı rahipler, mahkumun kitabın bitmeyeceğini anlayınca ruhunu şeytana sattıklarını düşünürler.

Şeytan İncil'i hakkında daha birçok efsane bulunmaktadır, onlara da bakabilirsiniz.

Son olara Marilyn Monroe'nun bir sözüyle bitirelim "Gülümsemeye devam edin, çünkü hayat güzel bir şey ve gülümseyecek çok şey var."

Budistler, reenkarnasyona ve karmaya inanırlar.

Reenkarnasyon: Öldükten sonraki dönüşümdür ve bu döngü hep devam eder. Bir insan öldükten sonra bir bitkiye veya hayvana dönüşebilir.

Karma: Neden-sonuç ilişkisi ile ilgilidir. Bu yaşamımızda yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin, şu an veya sonraki yaşamımızda o kişiyi etkilemesidir.

Budizm'de meditasyon çok önemlidir çünkü iç huzurun sağlanmasında dikkat ederler.

Budizm, Buda'nın kurduğu bir dindir. 

Budistler Hinduizm'deki kast sistemine inanmazlar.

Budistler'in hep aynı görünüşte olmalarının sebebi de budur, kimsenin kimseden üstün olduğuna inanmazlar.

Budizm Ateist bir dindir, onlara göre yaratıcı yoktur.

Buda Kimdir?

Buda'nın babası oldukça zengin bir kraldır ve doğacak oğlunun da kral olmasını ister.

Bir gün kraliçe Buda'ya hamile iken bir rüya görür ve kral bu rüyanın anlamını öğrenmek için bilge bir adama gider.

Rüya, Buda'nın bir kral veya bilge bir adam olacağını ve eğer Buda dünyanın kötülüklerini görürse kral olamayacağını anlatmaktadır.

Bunun üzerine Buda'nın babası onu bütün kötülüklerden uzak sarayında yaşatır. Buda dışarıya çıkmak istediğinde çevredeki bütün kötülükleri temizletir.

Saraya hasta, yaşlı kişileri almaz ama bir gün Buda (29 yaşında) dışarı çıktığında dilenen aç biri ile ve bir ceset ile karşılaşır.

Bu olaydan sonra Buda eve bir daha dönememek üzere gider ve altı yıl boynca su ve çok az yemek yiyerek dilenci gibi yaşar.

Ama bu doğru olmadığını anlar ve altı yılın sonunda yemek yemeye devam eder.

Bir ağacın altında çok uzun bir süre yemeden içmeden meditasyon yaparak kalmıştır.

Ve daha sonra öğretilerini bütün insanlığa yaymıştır.

Diğer bir adı da pirinç boğadır. Antik Yunanistan'da tamamen pirinçten  yapılan içi boş bir boğa yapılmıştır. Bu sadece bir boğa değil aynı zamanda bir işkence aletidir.

Bu Makine Nasıl Çalışır?

Bronz boğanın bir de kapısı vardır. Ve bu boğanın içerisine işkence edilecek insan konulur. Daha sonrasında bronz boğa ateşin üstüne konur. Ve yavaş yavaş boğa ısınmaya başlar, içerisinden çığlıklar yükselir. Bu sesler dışarıya boğanın homurdanmaları gibi gelir (belirli aletler ile bu ses sağlanıyordu). İçeride yanmakta olan insanın dumanları bronz boğanın burunundan çıkar. Öfkelenmiş bir boğa gibi dışarıdan gözükür. 

+ Heredot, bu yöntemin Antik Yunan'da çok fazla kullanıldığını belirtmiştir. Ama daha çok bir idam cezası olarak kullanıldığının söyler.

+ Roma kayıtlarında bronz boğa işkence yönteminin Hristiyanları öldürmek için kullanıldığı yazmaktadır.

Bu işkence aletinin kullanması çok zalimce gelse de tarihimizde birçok zalimlik barındırıyor. Bu geri kalmışlığı düzeltmek için gelişmeli ve empati yapmayı öğrenmeliyiz. 

Akrabalarının büyük bir kısmı papazdır. İvan'ın da papaz olmalarını isterler ama İvan St. Petersburg'a giderek fizyolog olur.

O dönem de St. Petersburg bilimsel gelişmeler için çok önemli bir şehirdir. 

İvan Pavlov'un üniversitesinde Mendeleyev, Beketov, Seçenov gibi önemli isimler ders veriyordu.

Deneylerinde genelde köpekleri tercih eder bunun sebebi ise köpeklerin ucuz olması ve huysuz olmamasıdır.

Klasik koşullanma ile ilgilli deneyler yapmıştır.

Akut deneylerinden çok kronik deneyleri tercih etmiştir.

Kirli ameliyat odaları birçok köpeğin ölmesine neden olmuştur.

Bu yaptığı deneyler birçok köpeğin öldürülmesini karşılar mı? Çok tartışılacak bir konu ama ben hayvanların deneylerde kullanılmasını pek doğru bulmuyorum.

İvan Pavlov'un açtığı laboratuarının ikinci katı ilk özel ameliyat bölümü olan fizyoloji laboratuarına sahip.

Bu laboratuara Alfred Nobel yüklü bir bağışta bulunmuştur ve bu laboratuarda bölünmüş mide ameliyatı gerçekleştirip, mideyi detaylı bir şekilde inceledi.

En önemli deneylerinden biri 'Pavlov'un Köpeği' deneyidir.

Bu deneyi basitçe şöyle anlatabilirim: Bir köpeğe her zil sesi dinlettikten sonra et verirsek.

Köpek bir süre sonra şartlı tepki olarak zil sesi duyduğunda salya akıtacaktır (et verilmese bile).

İvan Pavlov'da deneyi ile bunu kanıtlamıştır. Kısaca salgı bezlerinin şartlandığında da salgınması olayı.

Ve İvan Pavlov 1904 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü'nü kazanmıştır

  Hindistan'da 18.5 milyon, Rusya'da 440 bin, İngiltere'de 228 bin, Fransa'da 240 bin, İtalya'da 390 bin, Amerika Birleşik Devletleri'nde 675 bin kişinin ölümüne yol açtı. Harvard Üniversitesi'nin araştırmalarına göre ABD'de nüfusun binde beşi İspanyol Gribi'nden öldü. Birinci Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan askeri ve sivil ölümlerin toplam sayısından daha fazlay

  Belirtiler

• Burun kanaması
• Zatürre
• Ensefalit (Beyin dokusunun iltihaplanması
• 40 dereceyi geçen ateş
• Nefritik sendrom gibi böbrek problemleri
• Koma

 Grip enfeksiyonunu önlemeye yardımcı olacak hiçbir aşı yoktu, grip hastalığını tedavi etmek için antiviral ilaçlar ve grip enfeksiyonlarıyla ilişkili olabilecek sekonder bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için antibiyotik yoktu. Gribin yayılmasını kontrol etmek için mevcut araçlar büyük ölçüde izolasyon, karantina, iyi kişisel hijyen, dezenfektan kullanımı ve birçok şehirde kullanılan halka açık toplantılarda sınırlamalar gibi farmasötik olmayan müdahaleler ile sınırlıydı.

  Osmanlı salgınla mücadele edebilmek için okul gibi kamuya açık mekânların kapatılması gibi önlemler alınmıştır. Başkent İstanbul'da 6403 kişi hayatını kaybetti.

Hinduizm'de 330 milyon tanrı var. Bu tanrılar ise tek bir tanrının görüntüsü.

En bilindik tanrıları ise Vişnu, Şiva, Brahma'dır.

Hindular Kast Sistemine inanırlar, bu sistem halkı dörde böler:

1.Brahmalar: Dini eğitim verip din ile uğarşırlar.

2.Kshatriyalar: Savaşcı gruptur, Brahmalara destek olurlar.

3.Vaishyalar: Tarım ve ticaret ile uğraşan sınıftır, halka destek olurlar.

4.Shudralar: Diğer üç kasta destek olup hizmet ederler.

+Paryalar: Sınıflama dışındakilere denir.

Bu sınıflardan ötürüdür ki Hindistan'da sınıfsal uçurumlar çok fazladır.

Bir taraf Hindistan'ın arka sokaklarında yaşarken bir taraf çok az bir süre akla sığamayacak paralar harcamakta.

Kastllar arası geçiş yapılamaz ve her doğan çocuk ailenin kastına bağlıdır. Ama günümüzde kastlar arası bazı değişiklikler olabiliyor.

Hindular'ın büyük bir bölümü Hindistan'da yaşamaktadır ve onlar için Ganj Nehri kutsaldır.

Bunun sebebi ise orada hem yıkanmaları hem de ölülerinin küllerini oraya atmaları.

Ve nehre küçük bir mum bırakırlar, bu ateşin kendi ruhları olduklarını düşünürler.

Hindular ayrıca reenkarnasyona inanırlar.

Reenkarnasyon: Öldükten sonra ruhun farklı bedenlerde (belki bir hayvan belki bir bitki) dünyaya tekrar gelmek.

• Son olarak, Hinduizm'de inek kutsaldır bu yüzden büyük bir kısmı vejetaryendir.