Usta Yazar | Yazdıkça Ustalaş, Ustalaştıkça Kazan & tiger https://www.ustayazar.com/rss/author/tiger Usta Yazar | Yazdıkça Ustalaş, Ustalaştıkça Kazan & tiger tr Copyright 2023 Usta Yazar& All Rights Reserved. Böcekler Geceleri Neden Işığa Gelir? https://www.ustayazar.com/Böcekler-Geceleri-Neden-Işığa-Gelir https://www.ustayazar.com/Böcekler-Geceleri-Neden-Işığa-Gelir Geceleri harekete geçen böceklerin  çoğu doğaları gereği yönlerini bulabilmek için Ay'ı kullanır. Böcekler için dünyamızın uydusu ay bir tür navigasyon cihazıdır. Ay dünyadan çok uzakta olduğundan küçük canlılar için göreceli olarak hep aynı yerdedir. Geceleri hareket halindeki bir arabadan dışarı baktıysanız bu durumu görmüşsünüzdür. 

Düz uçabilmek için böcekler Ay'ı belli bir açıda görürler.  Sokak lambaları çoğu zaman ay ışığından daha parlaktır.  Bu yüzden böcekler yönlerini bu lambalara bakarak bulmaya çalışırlar. Ay ışığına alışkan haline gelmiş pervaneler sokak lambaları ile de aynı açıyı tutturmaya çalışırlar. Fakat lamba çok daha yakında olduğundan dolayı konumu ve navigasyon açısı çok hızlı değişir.  Böcek açı doğrulana kadar rotasını düzeltir.  Rotanın sürekli olarak düzelmesinden dolayı böcek sürekli olarak daireler çizer ve sonunda lambaya ulaşır. 

Neyse ki bu insanları da rahatsız edici durumun bir çözümü var.  Bir böceğin gözleri bizim gözlerimizden bambaşka görür.  Işığın daha çok maviye yaklaşan kısa dalga bölgesine duyarlıdır. İki farklı lambayı aynı ortamda bulundurursak ve biri mavi ışık diğeri sarı ışık verdiğini düşünürsek biz insanlar iki lambanın ışığını da görebiliriz.  Ama böcek gözü sadece mavi ışığı görür.  Mavi ışığın yerine sarı lamba kullanırsak hem böceklere hem de kendimize faydamız dokunur. Çünkü sarı lamba aynı zamanda aynı zamanda maviden çok daha tassaruflu ve mavi lambanın aksine göz sağlına zarar vermez.

]]>
Wed, 19 May 2021 23:06:48 +0300 tiger
Tüylerimiz Neden Diken Diken Olur? https://www.ustayazar.com/Tüylerimiz-Neden-Diken-Diken-Olur https://www.ustayazar.com/Tüylerimiz-Neden-Diken-Diken-Olur  Bir tebeşiri tahtaya sert bir şekilde sürttüğümüzde veya benzer başka bir durumda içiniz gıcıklanır ve tüyleriniz diken diken olur. Tıpkı tüyleri yolunmuş bir kaz'a dönüşür. Bu hissi bilinçli olarak kontrol etmek mümkün değildir ama pek çok durumda tüylerimiz ürperir. Bir örümcek gördüğümüzde, gerilimli bir ortamda veya heyecanın çok yüksek olduğu durumlarda veya soğuk bir ortamda isek tüylerimiz ürperebilir. 

Burada üst derinin kabarması ve çok sayıda küçük tepecik oluşması söz konusu. Deriyi yakından inceleyecek olursak tüylerin dikleştiğini görürüz. Buna neden olan durum da derinin içinde bulunan kıl keseceği kasları neden olur. Tüylerin dikilmesi ilk insanlara kadar dayanıyor. O zamandaki insanların vücutları kıllarla kaplıydı. Soğuk havada bu kılların kabarması ile cildi saran hava yastığı vazifesi görür. Bu sayede vücut soğuktan korunurdu. O yüzden soğuk havada hemencecik tüylerimiz dikelir.

Kuşlarda soğuk havada tüylerini kabartırlar. Tehlike karşısında hayvanların tüyleri diken diken olur. Bir kedi korkarsa tüylerini kabartır ve bu sayede rakibine daha iri gözükür. Korkan bir insanda da tüylerin ürpermesi yine rakibi korkutmaya yarayacak bir savunma mekanizmasıdır. 

Biz insanlar evrim sürecinde vücudu kaplayan tüylerin çoğunu kaybetmişizdir. Korktuğumuzda veya üşüdüğümüzde kabaracak çok tüy bulunmadığından tüyleri yolunmuş bir kaz'a benzeriz ve deride küçük küçük tepecikler oluşur.

]]>
Tue, 18 May 2021 22:26:49 +0300 tiger
Suyun Altında Neden Bulanık Görürüz? https://www.ustayazar.com/Suyun-Altında-Neden-Bulanık-Görürüz https://www.ustayazar.com/Suyun-Altında-Neden-Bulanık-Görürüz İnsan gözü birer mercek sistemi gibidir ve bu mercek sistemi hava ile inanılmaz şekilde uyumludur. Fakat kafanızı suya sokup, gözlerinizi açarsanız etrafınızdaki ortam hava yerine sudur, Dolayısıyla bu da ışığın farklı bir biçimde  kırılmasına sebep olur. Örneğin bir yazının yarısını hava bulunan ortama diğer yarısını da önünde su olacak şekilde yerleştirir ve büyüteçle bakarsak, hava olan ortamdaki yazı büyür iken önünde su olan yazı küçülür. Gözümüzde de işte aynı böyle gerçekleşir.

Gözü daha detaylı inceleyecek olursak saydam tabaka büyüteç gibi davranır. Işık saydam tabakada kırılır ve mercekten geçer. Ardından arkadaki ağ tabaka üstünde net bir görüntü oluşturur. Ama suyun altında her şey değişir. Işıklar saydam tabakada daha az kırılır. Bunun sonucunda net görüntü artık ağ tabakada değil daha ilerisinde oluşur. Yani suyun altında hipermetrop oluruz ve yakını net göremeyiz.

Suyun altında net görmenin yolları da var tabiki de. Su da net görmek için deniz gözlüğü takmak gerekir. İşin püf noktası ise çok basittir. Göze değen ortamın su değil hava olması gerekiyor. 

Balıklarsa insanlar gibi değildir ve suyun altında oldukça net görürler. Çünkü gözlerindeki saydam tabakaları oldukça farklı yapıdadır.  Özetle biz insanlar suyun altında hipermetropuz, havadaki balıksa ileri derece miyoptur .

]]>
Mon, 17 May 2021 17:55:51 +0300 tiger
Twitter, Verileri İzlemek İçin Kullanıcılardan İzin İstiyor! https://www.ustayazar.com/twitter-verileri-izlemek-icin-kullanicilardan-izin-istiyor https://www.ustayazar.com/twitter-verileri-izlemek-icin-kullanicilardan-izin-istiyor iOS 14.5 sürümünün  bir parçasıyla birlikte telefona gelen Uygulama Takibi Şeffaflığı, Iphone kullanıcılarının uygulamalar tarafından hangi verilerinin topladığınının görebilmesine imkan tanıyor. Ayrıca uygulamanın bu verileri toplamaya devammesi için de kullanıcıdan izin alması gerekli. Hal böyle olunca Twitter, kullanıcılardan izin isteyen yeni bir giriş sayfası ekledi.

Size Özel Reklam Gösterimi İçin

Popüler sosyal medya şirketi Twitter, bu izni  vermenin 'reklamları size özel tutmaya' yardımcı olacağının altını çiziyor. Sürüm 8.65 ile gelmeye başlayan sayfada: "Twitter'ın, kullandığınız uygulamalar ve ziyaret ettiğiniz web siteleri gibi bu cihazdaki diğer şirketlerin verilerini izlemesine izin vererek reklamların sizinle alakalı olmasını sağlayın." ifadeleri yer alıyor.

Açılır pencereyle Twitter'ın neden izin istediğini belirten bir destek sayfası da yer alıyor. Bu sayfada ayrıca kullanıcının izin vermesini destekleyebilmek için platformun mevcut "uygulama gizlilik politikası"na da bir bağlantı bulunuyor.

Ayrıca verilerin takip edilmesine izin vermek ya da verilen izini kaldırmak ayarlardan düzenlenebiliyor. Twitter ve benzeri birçok uygulama ve düzenleyiciler, Uygulama Takibi Şeffaflığı'nın teknoloji devi Apple'ın kendi reklam ağına haksız avantaj sağlayacağı ve uygulama geliştiricilerin reklam gelirlerinde önemli bir düşüşe yol açacağı gerekçesiyle karşı tarafta yer alıyorlar.

]]>
Sun, 16 May 2021 17:57:52 +0300 tiger
Neden Kalori Hesaplayarak Kilo Veremeyiz? https://www.ustayazar.com/Neden-Kalori-Hesaplayarak-Kilo-Veremeyiz https://www.ustayazar.com/Neden-Kalori-Hesaplayarak-Kilo-Veremeyiz

Neden Başarısız Oluyoruz, Kilo Vermek Kolay mı?

Uzmanlara göre bunun cevabı hayır. Elbette bu kadar kolay değil. Yediklerinize sürekli takip etmek bazı insanlar için geçici bir kilo kaybı sağlasa da gerçekte kalori takip etmek sanıldığı kadar hassas bir denge sunmuyor ve ne kadar doğru takip ettiğinizde genellikle her insanın bedeninin tükettiği ve yaktığı enerji miktarı ile bu oran arasında tutarsızlıklar ortaya çıkabiliyor. O nedenle Uzmanlar, bu ne kadar kalori o kadar kilo konusunu değişmez evrensel bir gerçek gibi görmemiz gerektiğini söylüyorlar. Ama bu kalori mevzusu nereden çıktı isterseniz önce ona bir bakalım.

Kalori Nedir? Kalorinin Tarihi

19. yüzyılın sonlarına doğru Amerikan Kimyager Wilbur Olin Atwater, yiyecekleri ısıtarak ve patlatarak vücudumuza giren enerji miktarını ölçmek istiyor.  Patlamalı kalorimetre adında bir cihaz kullanıyor bu cihaz miktarı bilinen bir su içinde bir kimyasal reaksiyon sırasında ortaya çıkan ısı miktarını ölçüyor. Bu cihazın içine bir miktar yiyecek koyarak iyice elektrik veriyor bir nevi patlatıyor. Enerji ne kadar yüksekse içinde bulunduğu suyu da işte o kadar ısınıyordu. İşte kalori dediğimiz şey de 1 milimetre suyun sıcaklığını 1 santigrat derece yükseltmek için gerekli enerji birimidir. Bugün yiyecek ambalajlarında gördüğümüz kaloriler de kilo kaloridir ve bu da bir litre suyun sıcaklığını 1 derece yükseltmek için gerekli enerji miktarını ifade eder.  Atwater bununla kalmayarak bu yiyecekleri yiyen insanların dışkılarını da alıp bunları da bir şekilde ısıtmıştır. katılımcıların yedikleriyle dışkıları arasındaki enerji farkına dayanarak Atwater şunu belirlemiştir; 1 gram yağ da 9 kalori, 1 gram karbonhidrat da 4 kalori ve 1 gram protein de 4 kalori mevcuttur. İşte Bugün kullandığımız kalori hesabı da temelde bu hesaba dayanmaktadır. Ancak buradaki sıkıntı şu. Biz birer patlamalı kalorimetre değiliz ve en önemlisi yediğimiz her şeyde eşit değil. Atwater'ın sistemi, ölçtüğü yiyecekler için gayet başarılı bir şekilde çalışıyordu. Ancak yediğimiz her şeyi kapsaması mümkün değil.

Wilbur Olin Atwater'ın Sistemi Ne Kadar Düzgün Çalışıyor?

Araştırmacı fizyolog David bear, Atwater'ın sistemini birçok yiyeceğe uyguladığınızda sistemin çöktüğünü görürsünüz diyor.  Daha spesifik olarak bu sistemde farklı gıdaların bizim sindirim sistemimizde nasıl gezindiği ve bedenimizin bu besinleri nasıl sindirdiği de dikkate alınmıyor. Gıdaların nasıl sindirildiği de müthiş farklılıklar gösteriyor zira. Örneğin fındık gibi kuruyemişleri dikkate aldığımızda bu gıdalar yağ bakımından çok zengindir ve kalori takip uygulaması da birkaç tane fındık yediğinizi söylerseniz günlük kalori hedefinizi aştığınızı söyler size. Ancak araştırmalara göre bu kalorilerin hepsini kullanmıyor bedenimiz. Bu gıdalardaki yağ molekülleri bizim sindiremediğimiz bir tür liften yapılmış hücre duvarlarına hapse olmuştur. Ve bizim sindirim sistemimizde bu duvarları parçalayarak bu yağ kullanacak donanımda değil.

Buna yönelik bir araştırmada badem ağırlıklı beslenmeye tâbi tutulan katılımcıların dışkıları incelendiğinde, bademde bulunan yağ moleküllerinin çoğunun parçalanmadan atıldığını göstermiştir. Yani tüm gıdaların aynı ölçüde sindirildiği algısı doğru değil. Ve bu sadece kuruyemişlerle de sınırlı değil. Örneğin insan bedeni nişasta veya şekere de ulaşma konusunda çok iyi değil. Fındık fıstıkta olduğu gibi enerji yüklü bu moleküller lifli hücre duvarlarının arkasında korumalı durumda. Bir de işin pişirme tarafı var. Atwater'ınsisteminde bu da dikkate alınmıyor. Pişirilmiş bir gıdadan aldığınız enerji genellikle yemek içindeki enerji miktarından çok daha fazladır. İşlendiğinde gıda içindeki mikro besinleri yani yağ ve proteinleri daha kolay sindirebiliyoruz.

Son olarak en önemli şey de bireysellik konusu. Her insanın gıdadaki enerjiyi kullanma verimi farklıdır. Bunun en önemli göstergesi de her insanın mikrobiyomunun farklı olmasıdır. Bazı mikroplar sayesinde yiyeceklerden çok daha fazla enerji alabilirken bazı mikroplar bu enerjinin çoğunu bizden çalıyor. Yani mikrobiyom dengesi de tükettiğimiz kalori miktarını doğrudan belirliyor. Elbette kalori saymaktan ziyade herhangi bir uygulama ile yediklerinizi takip etmenin de bazı insanlar için faydası olduğu da biliniyor. Ancak bunun kalori sayısı ile bağlantılı olmadığını görüyoruz uzmanlara göre bir not defterine kalori sayısından bağımsız bir şekilde yediklerimizi not ettiğinizde de benzer etkiyi görebilirsiniz. Çünkü burada belirleyici olanın istikrar ve gerçekten yediklerinize dikkat etmeniz olduğunu söylüyorlar

En nihayetinde önemli olan sayılardan ziyade her tür besinden dengeli bir şekilde tüketmek ve elbette hareket etmeyi unutmamak. Sağlıcakla kalın.

]]>
Sat, 15 May 2021 21:59:57 +0300 tiger
Netflix'e Fatih Terim Belgeseli Geliyor https://www.ustayazar.com/Netflixe-Fatih-Terim-Belgeseli-Geliyor https://www.ustayazar.com/Netflixe-Fatih-Terim-Belgeseli-Geliyor Dünyaca ünlü dijital yayın platformlarından Netflix, resmi twitter hesabından yaptığı açıklamayla, yakında Galatasaray Spor Kulübü bünyesinde Teknik Direktörü Fatih Terim'in konusu olduğu bir belgeselin yayınlayacağını bildirdi.

"Topun olduğu yerde pozisyon aldık, bekliyoruz @fatihterim hocam. Fatih Terim belgeseli yakında Netflix’te." ifadeleriyle yazılan tweette , kısa süre içide on binlerce beğeni alırken, birçok Netflix kullanıcısının da bu belgesel kararıyla hesaplarını kapatacaklarını söylemeleri dikkat çekti.

Galatasaray Spor Kulübü Teknik Direktörü Fatih Terim ise Netflix Türkiye'nin attığı bu tweete karşılık olarak: "Kameraları, ışıkları hazırla @netflixturkiye başlıyoruz..." ifadelerini yazdı.

Teknik adamın konusu olacağı belgeselin şu anlık sadece duyurusunu yapan Netflix, yayım tarihini ve diğer detayları belirtmedi. 

]]>
Fri, 14 May 2021 15:45:12 +0300 tiger
Son Dakika: İsrail'den Gazze'nin Güney Kesimine Hava Saldırısı https://www.ustayazar.com/Israilden-Gazzenin-Guney-Kesimine-Hava-Saldirisi https://www.ustayazar.com/Israilden-Gazzenin-Guney-Kesimine-Hava-Saldirisi İsrail'e ait savaş uçaklarının Gazze'nin güney kesimlerinde bulunan Han Yunus kentindeki arazilerine ve çeşitli bölgelere düzenlediği hava saldırısı nedeniyle hedef alınan yerlerin yakınındaki bölgelerde ve evlerde büyük hasar meydana geldi.

Saldırının yapıldığı bölgelere acilen ambulans ve sivil savunma ekipleri giderken, saldırıda ölü ve yaralıların olup olmadığı henüz bilinmiyor.

İsrail ordusu yaptığı yazılı açıklamaya göre, savaş uçaklarının bir İslamî Direniş Hareketi olan Hamas'a ait füzelerin üretildiği merkezi bir sahaya ve yine Hamas'ın deniz kuvvetlerine ait füzelerin üretildiği askeri bölgeye hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. 

Ayrıca açıklamada hedef alınan iki bölgenin Gazze şehrinin orta bölgesinde yer aldığı belirtilirken, silah üretiminin yapıldığı farklı yerlere de hava saldırıları düzenlendiği ifade edildi.

]]>
Thu, 13 May 2021 22:23:30 +0300 tiger
Porsche'den Yeni Elektrikli Spor Otomobil https://www.ustayazar.com/Porcheden-Yeni-Elektrikli-Spor-Otomobil https://www.ustayazar.com/Porcheden-Yeni-Elektrikli-Spor-Otomobil Porsche, tamamen elektrikli spor otomobil araçlarına Taycan Cross Turismo'yu da kattı. Taycan modellerinde olduğu gibi Taycan Cross Turismo'da da 800 volta  sahip yeni bir elektrikli sürüş sunuyor. Dört çekiş, adaptif havalı süspansiyon ve yeni yüksek teknolojili şasi ile araç off-road koşullarındaki dinamik özellikleriyle ön plana çıkıyor. Aracın arka tarafında ise yolcular için sunulan 47 milimetre daha fazla baş mesafesi ve 1.200 litreyi geçen bagaj kapasitesi Cross Turismo modelini gerçek anlamda çok yönlü bir otomobil yapıyor. Bütün bunların sayesinde uzun süreli seyehatlerde rahatlık maksimuma çıkmış oluyor.

2025'e Kadar Porsche Marka Otomobillerin Yarısı Tam Elektrikli Olacak

Porsche AG Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Blume, “Kendimizi sürdürülebilir mobilite alanında öncü olarak görüyoruz: 2025 yılına kadar otomobillerimizin yarısında tam elektrikli ya da plug-in-hibrit sistemleri ile elektrikli bir sürüş mümkün olacak şekilde plan yapacağız. 2020 yılında, Avrupa'da satışını yaptığımız otomobillerin üçte birinde elektrikli aktarma organları bulunuyordu. Elektromobilite bizim geleceğimiz. Taycan Cross Turismo ile geleceğe doğru büyük bir adım daha atıyoruz." dedi.

4 Farklı Taycan Modeli

Taycan 4 Cross Turismo, Taycan 4S Cross Turismo, Taycan Turbo Cross Turismo ve Taycan Turbo S Cross Turismo olmak üzere dört farklı versiyon lansmanın hemen ardından pazara sunulacak. 280 kW (380 PS) motor gücüne sahip Taycan 4 Cross Turismo, kalkış kontrolü ile aktifleşen güç yüklemesi sayesinde 350 kW (476 PS) güç üreterek, 0'dan 100 km'ye sadece 5,1 saniyede çıkabiliyor. 220 km/sa azami hıza ulaşan otomobil ideal koşullarda 389 - 456 km arasında menzil  sunuyor. 360 kW (490 PS) güce sahip Taycan 4S Cross Turismo, yine kalkış kontrolü ile aktifleşem güç yüklemesi sayesinde 420 kW (571 PS) güç üreterek, 0'dan 100 km'ye sadece 4,1 saniyede ulaşabiliyor. Azami hızı 240 km/sa olan otomobil,ideal koşullarda fabrika verilerine göre 388 - 452 km arasında bir menzile sahip.  Araçların 0'dan 100 km'ye  hızlanması rakiplerinden biraz daha geç olması bir elektrikli araç için göze çarpan detaylardan birisi.

Haziran 2021'de Türkiye’de

2020 yılı Ekim ayında Türkiye pazarına giriş yapan Porsche’nin tamamen elektrikli ilk spor otomobil modeli Taycan, 2020 yılında Türkiye’de en çok satılan elektrikli otomobil modeli konumuna yükseldi. Porsche Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Selim Eskinazi, “Porsche AG’nin global stratejisi kapsamında elektromobilite alanına yaptığı yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Bugün tamamen elektrikli Cross Turismo modelleri tüm dünyaya tanıtıldı. Türkiye’de Haziran ayında satışa sunacağımız yeni Porsche Taycan Cross Turismo modellerinin de olumlu etkisiyle 2021 yılında satışını gerçekleştireceğimiz Porsche araçların yarısından fazlasının tamamen elektrikli modellerden oluşmasını hedefliyoruz.” diye aktardı.

]]>
Sat, 06 Mar 2021 13:22:25 +0300 tiger
Zeynep Bastık & Kendi Yolumuzda Sözleri (Official Lyrics) https://www.ustayazar.com/Zeynep-Bastık---Kendi-Yolumuzda-Sozleri https://www.ustayazar.com/Zeynep-Bastık---Kendi-Yolumuzda-Sozleri Zeynep Bastık - Kendi Yolumuzda Sözleri

Birimiz çalışıyor masa başında
Birimiz güneşi izler doğuşunda
Elinde fırça aynanın karşısında
Şarkıyı söylüyor fondaysa Madonna

Yıkılmadan korkmadan ol kendine kahraman
Sen dik durdukça, kendin oldukça
Yakışır sana parlamak

Ne sana ne bana konuşsunlar hiç aldırma
Kim derse desin sen sınırlarını zorla
Hem sana hem bana hayalimiz hep yan yana
Kendi yolumuzda biz hazırız hiç unutma

Birimiz çabalıyor iş kafasında
Birimiz kararlı çocuk konusunda
Elinde fırça tuvalin karşında
Ne istersek o oluruz bu hayatta

Yıkılmadan korkmadan ol kendine kahraman

Ne sana ne bana konuşsunlar hiç aldırma
Kim derse desin sen sınırlarını zorla
Hem sana hem bana hayalimiz hep yan yana
Kendi yolumuzda biz hazırız hiç unutma

Kendi yolumuzda…
Kendi yolumuzda…
Kendi yolumuzda biz hazırız hiç unutma

]]>
Fri, 05 Mar 2021 10:21:05 +0300 tiger
Hafta sonu sokağa çıkma yasağı var mı? https://www.ustayazar.com/Hafta-sonu-sokaga-cikma-yasagi https://www.ustayazar.com/Hafta-sonu-sokaga-cikma-yasagi Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Kabine Toplantısının ardından kademeli ve yerinde normalleşme kararı alınmıştı.  Peki, hafta sonu sokağa çıkma yasağı var mı? Hangi şehirlerde hafta sonu sokağa çıkmak yasak? İşte, merak edilenler...

HAFTA SONU SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI KALKTI MI?

Alınan yeni kararlara göre, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalktı. Yüksek ve çok yüksek riskli illerde sadece pazar günü devam edecek. Bunlar ile birlikte tüm Türkiye'de kamuda çalışma saatlerinin de normale döndürüleceği duyuruldu. Ayrıca ihtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilme yetkisine sahip. Hafta içi olan Akşam 21.00 ila sabah 05.00 arasındaki sokağa çıkma kısıtlaması ise devam ediyor.

Bu haftanın verilerine göre;

Düşük risk grubunda yer alan şehirler; Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Uşak, Van.

Orta risk grubunda yer alan şehirler; Adana, Afyonkarahisar, Ankara, Aydın, Bartın, Bayburt, Bursa, Çankırı, Çorum, Denizli, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, Kars, Kastamonu, Kırşehir, Malatya, Manisa, Nevşehir, Sivas, Tunceli, Yozgat.

Yüksek risk grubunda yer alan şehirlerr; Antalya, Ardahan, Artvin, Bilecik, Bolu, Çanakkale, Düzce, İstanbul, İzmir, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kilis, Kocaeli, Kütahya, Mersin, Muğla, Niğde, Tekirdağ, Yalova, Zonguldak.

Çok yüksek risk grubunda yer alan şehirler; ise Adıyaman, Aksaray, Amasya, Balıkesir, Burdur, Edirne, Giresun, Gümüşhane, Konya, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon."

Koronavirüs Risk Haritası

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI GENELGESİ

İçişleri Bakanlığı, 81 ilin valiliğine "Risk Gruplarına Göre Alınacak Tedbirler" konulu genelge gönderdi. Risk grubuna göre il bazında alınması gereken yeni tip koronavirüs tedbirleri ile uyulacak kuralların valiliklerce belirleneceği belirtilen genelgeye göre, hafta içi günlerde 21.00-05.00 saatleri arasında tüm Türkiye'de sokağa çıkma kısıtlaması devam edecek. Hafta sonlarında ise düşük ve orta risk grubunda yer alan illerde hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması, hafta içinde olduğu gibi 21.00-05.00 saatleri arasında uygulanacak. Yüksek ve çok yüksek risk grubunda yer alan illerde ise, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması, cuma 21.00-cumartesi 05.00 saatleri arasıyla cumartesi 21.00'den başlayıp pazar gününün tamamını kapsayıp pazartesi günü saat 05.00'te bitecek şekilde uygulanacak. Buna bu illerimizde cumartesi günleri 05.00-21.00 saatleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmayacak.

Yüz Yüze Sınavlar İptal Mi Oldu?

]]>
Thu, 04 Mar 2021 10:59:30 +0300 tiger
Bilim Kurulu Toplantısı Bitti Mi? https://www.ustayazar.com/BilimKuruluToplantisiBittiMi https://www.ustayazar.com/BilimKuruluToplantisiBittiMi  Bakan Fahrettin Koca başlanlığında saat 17:00’de video konferans yöntemiyle toplanan bilim kurulundan yeni kararlar alıyor. Kritik toplantının ardından yazılı açıklama yapılacağı duyurulmuştu.

Kontrollü yeni normalleşme kararlarında sonraki ilk bilim kurulu toplantısında 12 bine yaklaşan vaka sayısı ve ağır hasta sayısındaki artışlar konuşuluyor. Ayrıca aşılamadaki son durum ve takvime göre yeni grupların ne zaman aşı olacağı konuşuluyor.

BİLİM KURULU TOPLANTISI BİTTİ Mİ?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca liderliğinde Bilim Kurulu toplandı. Halk ve özellikle öğrenciler, Kabine'nin ardından Bilim Kurulu'ndan çıkacak kararları bekliyor. Normalleşme sonrası ilk kez toplanan kurul 17:00'de bir araya geldi. Toplantı bitti. İşte kararlar

BİLİM KURULUNDAN NE KARARI ÇIKTI?

]]>
Wed, 03 Mar 2021 22:22:36 +0300 tiger
BİLİM KURULUNDAN NE KARARI ÇIKTI https://www.ustayazar.com/bilimkurulundannekararcikti https://www.ustayazar.com/bilimkurulundannekararcikti Kontrollü yeni normalleşme kararlarında sonraki ilk bilim kurulu toplantısında 12 bine yaklaşan vaka sayısı ve ağır hasta sayısındaki artışlar konuşuldu. Ayrıca aşılamadaki son durum ve takvime göre yeni grupların ne zaman aşı olacağı konuşuldu.

İŞTE BİLİM KURULUNDAN ÇIKAN YENİ KARARLAR

Ayrıca Bakan Koca: "7 günlük vaka görülme sıklığını il bazında yayınlamaya haftalık olarak devam edeceğiz, risk haritası da 15 günde bir yayınlanacak. Yüz Yüze Sınavlar İptal Mi Oldu?

]]>
Wed, 03 Mar 2021 22:22:22 +0300 tiger
Lise Sınavları İptal mi? https://www.ustayazar.com/Yuzyuzesinavlariptalmi https://www.ustayazar.com/Yuzyuzesinavlariptalmi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca liderliğinde saat 17:00’de video konferans yöntemiyle toplanan bilim kurulundan yeni kararlar açıklandı. Kritik toplantının ardından yazılı açıklama yapılacağı duyurulmuştu. Bu kampsamda lise öğrencilerinin de gözü sınavların iptal olması için bu toplantıdaydı.

Video konferans şeklinde yapılan toplantıda 12 bine yaklaşan vaka sayısı ve ağır hasta sayısındaki artışlar konuşuldu. Ayrıca aşılamadaki son durum ve takvime göre yeni grupların ne zaman aşı olacağı konuşuldu.

Bütün bunlarla beraber lise öğrencilerinin gözü bu toplantıdaki kararlarda. Öğrencilerin tek isteği pandemi döneminde yüz yüze sınavın olması.

Lise Sınavları İptal mi?

Öğrenciler günlerce twitterda farklı başlıklarla ve milyonlarca twit ile gündem olmuştu. Yüz yüze sınavların yaklaştığı bu günlerde öğrencilerin bütün gözü bilim kurulundan çıkacak karardaydı. Ne yazık ki bilim kurulu öğrencilerin bu bağrışına bir cevap veremedi. Sınavlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın söylediği şekilde yüz yüze gerçekleşmeye devam edecek.

BİLİM KURULUNDAN NE KARARI ÇIKTI?

]]>
Wed, 03 Mar 2021 22:21:10 +0300 tiger
Fahrettin Koca İstifa Mı Edecek? https://www.ustayazar.com/Fahrettin-Koca-istifa-Mi-Edecek https://www.ustayazar.com/Fahrettin-Koca-istifa-Mi-Edecek Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın görevini bırakacağı ve Cumhurbaşkanı'nından affını kısa süre içerisinde isteyeceği iddiaları sosyal medya da konuşuluyor.

Geçtiğimiz günlerde cenaze namazı kılınan Muhammed Emin Saraç'ın cenazesinde sosyal mesafe kurallarına uyulmadığı için Bakan Koca eleştirilere konu olmuştu. Ardından o görüntülerle ilgili özür dilemişti. Bu özür sebebiyle hükümette yakın bir ismin Bakan Koca'ya "Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yerde özür dilemek uygun kaçmadı" dediği iddia edildi. Bütün bunların ardından Sayın Bakan Koca'nın da bu isme, "Zaten istifamı gönderiyorum" dediği öne sürüldü.

REKTÖR CEVDET ERDÖL, KOCA'NIN YERİNE GELECEĞİ KONUŞULUYOR

Denilenlere göre Fahrettin Koca'nın istifası kısa sürede açıklanacak. Ardından da Koca'nın yerine de Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Cevdet Erdöl'ün getirileceği öne sürülüyor.

Bütün bunların bir iddia olduğunun ve henüz RESMİ AÇIKLAMA gelmediğinin altını çizmek ve sosyal medyada her konuşulanın gerçeği yansıtmayacağını belirtmek gerekiyor. Resmi bir açıklama gelene kadar böyle iddialara inanmamakta fayda var.

.

]]>
Tue, 02 Mar 2021 11:46:47 +0300 tiger
Aleyna Tilki & Retrograde Türkçe Sözleri (Türkçe&İngilizce) (Official Music Video) https://www.ustayazar.com/Aleyna-Tilki---Retrograde-Turkce-Sozleri https://www.ustayazar.com/Aleyna-Tilki---Retrograde-Turkce-Sozleri

Aleyna Tilki - Retrograde (Türkçe Anlamıyla)

Every night I prayed for prayed for clarity,

(Her gece açıklık için dua ettim)

All while you were lying right there next to me,

(Sen tam yanımda yatarken)

You barely even noticed I was losing sleep,

(Uykumu kaybettiğimi fark etmedin bile)

Barely even noticed you were losing me

(Beni kaybettiğini zar zor fark ettim bile)

Don’t say sh*t to me

(Bana bir bok deme)

Don’t say a word to me,

(Bana tek kelime etme)

don’t ask me to change,

(benden değişmemi isteme)

don’t want your heart to break.

(kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Words don’t hurt no more,

(Kelimeler artık acıtmıyor)

I heard It all before don’t ask me to change

(Hepsini daha önce duydum, değiştirmemi istemeyin)

don’t want your heart to break.

(kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Don’t want your heart to break

(Kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Don’t want your heart to break

(Kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t doing retrograde

(Retrograd yapmıyorum)

Ain’t doing retrograde

(Retrograd yapmıyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t going backwards now 

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t no retrograde

(Retrograd yok)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Is It just that you’re so damn oblivious?

(Sadece bu kadar habersiz misin?)

Or is that you just don’t take me seriously

(Yoksa beni ciddiye almıyorsun)

Counting my excuses more than millions

(Bahanelerimi milyonlardan fazla sayıyorum)

Baby I’m done with It

(Bebeğim onunla işim bitti)

done with It

(onunla bitti)

done with It

(onunla bitti)

I don’t even know what I’m doing here

(Burada ne yaptığımı bile bilmiyorum)

Don’t say sh*t to me

(Bana bir bok deme)

Don’t say a word to me,

(Bana tek kelime etme)

don’t ask me to change,

(benden değişmemi isteme)

don’t want your heart to break.

(kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Words don’t hurt no more,

(Kelimeler artık acıtmıyor)

I heard It all before don’t ask me to change

(Hepsini daha önce duydum, değiştirmemi istemeyin)

don’t want your heart to break.

(kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Don’t want your heart to break

(Kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Don’t want your heart to break

(Kalbinin kırılmasını istemiyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t doing retrograde

(Retrograd yapmıyorum)

Ain’t doing retrograde

(Retrograd yapmıyorum)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t going backwards now 

(Şimdi geriye gitmiyorum)

Ain’t no retrograde

(Retrograd yok)

Ain’t going backwards now

(Şimdi geriye gitmiyorum)

]]>
Sun, 28 Feb 2021 16:15:13 +0300 tiger
Kerimcan Durmaz & Peşimde Sözleri (Türkçe) ve Klipli Şarkısı(Official Video) https://www.ustayazar.com/Kerimcan-Durmaz---Pesimde-Sozleri-ve-Klipli-sarkısı https://www.ustayazar.com/Kerimcan-Durmaz---Pesimde-Sozleri-ve-Klipli-sarkısı

Kerimcan Durmaz - Peşimde Sözleri (Türkçe)

I am the scorpion whose sting will make you rich

(Türkçesi= Ben iğnesi seni zengin edecek akrepim )

Pay attention now! I’ll teach you how to be a bitch (b*tch)

(Türkçesi= Şimdi dikkat edin! Sana nasıl o.... olunacağını öğreteceğim )

Gece gündüz peşimdeler peşimde

Flaşlar hep peşimde peşimde (hu,hu)

Koşup dur sen peşimde, peşimde

Ulaşamaz peşimdeler peşimde (ah)

İnmem o levela çok yakın red bottom

Belki bıçaklarsın sırtımdan fake atıp

Yaptıklarım hep haterların dilinde

Hayalini kur, Hermes Birkin elimde(huh)

Baba yıldız gibi gökyüzünde süzülür

Çıkar maskeni gördüm gerçek yüzünü (huh)

Kolumda pırlantalar kamaştırır gözünü

Güler yüzüme sürtük tutmaz sözünü (Bitch)

Görüp ister Missoniden bikini (bikini)

Hesaplıyo kaç gecede birikir (birikir)

İlerliyor bir iki, bir iki, bir iki

Yapar birikim, olmak ister Kylie-Kim

Geziyorum elimde şampanya

Hayallerim sığmıyor dünyaya

Hayatımı adadım bu rüyaya

Sen yerinde say, çıkıyorum uzaya

Gece gündüz peşimdeler peşimde

Flaşlar hep peşimde, peşimde (hu,hu)

Koşup dur sen peşimde, peşimde

Ulaşamaz peşimdeler, peşimde

Kim ne derse desin taşlanır hep başarı

Ben seyrettim kıskançlar düşerken aşağı

Önüm, arkam, sağım, solum ilişkiler hep çıkar

Sen örsen de ben olurum duvarlarını yıkan

Yok olmamı istiyorlar çünkü ben bir tehtidim

Jumanji’de next level belki havan değişir

Atıp tutar ama ister fotoğraf

Ona kolay gelir ama yaptıklarım hep olay

Kaçar hevesin, sert gelir

Hennesy Burası neresi, Beverly tepesi

B*tch you can’t sit with me as you can see

(Türkçesi= K*tak gördüğün gibi benimle oturamazsın)

Turn the volume up! Listen to me carefully

(Türkçesi= Sesi aç! Beni dikkatle dinle)

Prada, Milano, altımda pink Lambo

Kollarımda Cartier, kürküm Loro Piana

Kolpa Polliana, kurguların drama

Başa çıkamazsın benle bitch, zorlama! (Brrrah)

Gece gündüz peşimdeler, peşimde

Flaşlar hep peşimde, peşimde

Koşup dur sen peşimde, peşimde

Ulaşamaz peşimdeler peşimde

Whatever, I’ll call u later

(Türkçesi= Her neyse, seni sonra arayacağım)

]]>
Sun, 28 Feb 2021 15:46:15 +0300 tiger
Katlanabilir iPhone'da Apple LG Ortaklığı https://www.ustayazar.com/Katlanabilir-iPhone-da-Apple-LG-Ortakliği https://www.ustayazar.com/Katlanabilir-iPhone-da-Apple-LG-Ortakliği Apple'ın katlanabilir iPhone modeli son olarak Samsung Galaxy Z Flip benzeri dikey katlanabilir yapıda olması ve Apple Pencil desteği sağlayacak olması ile gündeme gelmişti.

Halihazırda geliştirme aşamasında olan katlanabilir modelin elbette en önemli ve dikkat çekici yeri ekranı olacak. İşte bu katlanabilir ekran için Apple’a LG Display şirketinin yardım ettiği ortaya çıktı. Bu haberle birlikte telefonun ekranını LG Display’in üreteceği gözüküyor. 

Telefon vb cihazların ekranlarında öncü firmalardan biri olan  LG Display dünyanın en gelişmiş panel sistemleri üzerinde AR-GE çalışmaları yürütüyor. Ayrıca Apple tek bir şirketle de çalışmıyor. Katlanabilir OLED panel konusunda Samsung Display‘den de örnek paneller aldığı ve bu panelleri test ediyor.  Bu haberler gösteriyor ki Apple yeni iPhone modeli öncesinde bulabileceği en iyi katlanabilir panelleri arıyor.  Şu anda ise en gelişmiş ekran panelleri bu konuda tecrübeli olan Samsung tarafında. Apple'ın hangisini tercih edeceği yaptığı testler sonucunda ortaya çıkacak.

Katlanabilir IPhone Geliyor! Tıkla, detayları öğren.

]]>
Thu, 18 Feb 2021 12:48:00 +0300 tiger
Katlanabilir IPhone Geliyor! https://www.ustayazar.com/Katlanabilir-IPhone-Geliyor https://www.ustayazar.com/Katlanabilir-IPhone-Geliyor 2020 nin Kasım ayında Çin merkezli güvenilir kaynaklar Apple'ın ilk katlanabilir iPhone prototipini Foxconn şirketine test amaçlı  gönderdiğini bildirmişlerdi. Şimdi ise dünyanın önde gelen haber kaynaklarından birisi olan Bloomberg de bu söylentileri doğruladı.

Apple cihazları hakkında içeriden vermiş olduğu bilgileri ile bilinen Bloomberg gazetecisi Mark Gurman, Apple'ın katlanabilir iPhone planlarını deşifre etti ve açıkladı. Bu bilgilere göre telefon, Galaxy Z Fold ve Galaxy Z Flip modelleriyle rekabet edecek şekilde geliştiriliyor. Ayrıca Gurman, Cupertino merkezli şirketin mühendislerinin, aylarca farklı ekran tiplerini ve prototip modellerini test ettiğine dikkat çekiyor.

Apple'dan Sanal Gerçeklik Kaskı Geliyor

Apple Farkını Ortaya Koyabilecek mi?

Apple'ın cihazlarda kullanılacak ekran için OLED ve MicroLED ekran teknolojileri arasında kaldığı ifade edilirken, bir başka güvenilir kaynağa göre ise Apple, henüz tam işlevsel bir cihaza sahip değil. Bu da prototipin çok çok erken bir geliştirme aşamasında olduğu anlamına geliyor.

Eğer Apple, katlanabilir bir iPhone modeli çıkaracak olursa, iPhone X modeliyle birlikte fiziksel olarak ekran düğmesinin kaldırılmasından bu yana şirketin akıllı telefon ailesindeki en radikal değişiklik olacağı söyleniyor. Aynı zamanda katlanabilir ekranlı akıllı cihazlar Samsung, Huawei ve Motorola tarafından birkaç aydır satılıyor. Ancak bu akıllı telefonlar pek çok araştırma şirketine göre kullanıcılarına henüz bir kullanıcı bilgi birikimi sağlamış değiller. Apple'ın katlanabilir iPhone'unun sektörde nasıl bir fark yaratacağı ise merak konusu.

Yaşam Nasıl Başladı? Tıkla, Öğren

]]>
Tue, 09 Feb 2021 13:28:56 +0300 tiger
Cemal Can Canseven koronavirüs oldu https://www.ustayazar.com/Cemal-Can-Canseven-koronavirus-oldu https://www.ustayazar.com/Cemal-Can-Canseven-koronavirus-oldu İşte Bu Benim Masalım dizisinde oynayan Survivor da  şampiyon olan Cemal Can Canseven koronavirüs olduğunu duyurdu. Önceki günlerde kas spazmı geçiren Aleyna Tilki'den sonra bu haber, hayranlarını oldukça üzmüş durumda.

Exxen'de yer alan İşte Bu Benim Masalım dizinde başroller oyuncularından Survivor 2020 şampiyonu Cemal Can Canseven'den hayranlarını üzen haber geldi.

Koronavirüse yakalandığını sosyal medya hesabı üzerinden duyuran Cemal Can canseven yaptığı açıklamada "Evde karantina sürecim başladı, ilaçlarımı almaya başladım" dedi.

Başrolü paylaştığı Genç şarkıcı Aleyna Tilki de, geçtiğimiz günlerde Instagram hesabı üzerinden de "Doktora gidiyorum" diye paylaşım yaparak sevenlerini korkutmuştu.

]]>
Sun, 07 Feb 2021 17:21:51 +0300 tiger
Samsung'un Yeni Telefonu Pazartesi Çıkıyor | Galaxy F62 Özellikleri ve Fiyatı https://www.ustayazar.com/SamsungGalaxyF62 https://www.ustayazar.com/SamsungGalaxyF62 Samsung Galaxy F62 akıllı telefonunda Exynos 9825 yonga seti, 7000 mAh pil kapasitesi gibi değerli özellikler barınıyor.

Samsung geçen yıl kamera tarafına önem veren F isimlendirmesiyle yeni bir telefon serisine başlamıştı. Galaxy F41 ile başlayan F serisi bu sene Galaxy F62 seriye bir çok şey katarak devam ediyor.

 Galaxy F62 Özellikleri

Samsung Galaxy F62 akıllı cihazı 6.7 inçlik büyük bir AMOLED ekran ile birlikte gelecek. 2 adet M4 özel çekirdek, 2 adet Cortex-A75, 4 adet Cortex-A55 çekirdeklerinden oluşan 7nm sürecindeki Exynos 9825 yonga seti ile birlikte Galaxy Note 10'a benzer bir performans sergileyecek.

Telefonun Arka kameraları 64MP ana sensörle birlikte 3 adet yardımcı sensör ile geliyor. Ön tarafta ise 32 MP çözünürlüğünde bir kamera yer alacak.  Galaxy F62 7000 mAh kapasiteki bataryaya sahip ve bu batarya 25W hızlı şarja sahip.  

Galaxy F62 Fiyatı

Samsung Galaxy F62 nin fiyatı benzer cihazlara göre neredeyse aynı seviyede. 6 GB RAM/128 GB depolama kapasitsiyle cihaz 340$ ‘dan satışa sunulacak.

İlk olarak Hindistan pazarına çıkması beklenen telefonun ileriki aylarda M ve A serisi adı altında global ve Türkiye pazarında yer alması bekleniyor.

]]>
Sun, 07 Feb 2021 16:37:49 +0300 tiger
Apple'dan Sanal Gerçeklik Kaskı Geliyor! İşte Fiyatı Ve Özellikleri https://www.ustayazar.com/AppledanSanalGerceklikKaskiGeliyor https://www.ustayazar.com/AppledanSanalGerceklikKaskiGeliyor Şirket prensibi gereği Apple üst seviyede bir sanal gerçeklik kaskı tasarlıyor. İsmi Apple VR olacak kaskın 8K ekran, Apple M1 dengi yonga seti ve LİDAR sensörleriyle birlikte gelmesi bekleniyor.

Apple’ın tıpkı sürücüsüz araç projesi gibi bir de sır gibi saklanan sanal gerçeklik projesi bulunuyor. Bugüne kadar pek çok ayrıntısı internete sızdırılan vr kaskın şimdi de fiyatı ortaya çıktı.

Apple VR Kaskı Özellikleri

Zengin gerçeklik katmanıyla birlikte olan sanal gerçeklik(vr) kaskı Apple VR, 4 yıldan beri üzerinde çalışılan bir proje. 2017 yılından bu yana çeşitli sertifika ve patent işlemlerini yürüten Apple’ın zengin gerçeklik konusunda yaptığı donanımsal ve yazılım entegrasyonları dikkat çekiyor.

Güvenilir kaynaklar, sanal gerçeklik kaskının da prototip haline geldiğini ve hatta testlerinin başladığını belirtiyor. Ayrıca vr kask Apple M1 seviyesi bir yonga seti barındıracak.

İki adet ekranı bulunan ve her birinin 8K çözünürlüğü bulunan kaskın ayrıca LİDAR sensörleriyle dış mekanı tarayıp analiz edebileceği belirtiliyor. Cihazın en dikkat çekici özelliklerinden birisi ise göz takip sistemi kullanarak sadece kullanıcının odaklandığı alanları daha kaliteli işlemesi. Cihaz bu sayade grafik birimine binen yük azaltacak.

Kaynaklar, cihazın şu anlık biraz ağır olduğunu ve Apple’ın bu problemi çözmek için uğraştığını söylüyor. Bu problem nedeniyle kaskın çıkması 1 yıla kadar ertenebilir.

Apple VR Kaskı Fiyatı

Bu bilgiler kapsamında şirketin biraz daha kurumlara yönelik çalıştığı belli oluyor. Zira kaskın 3000$ seviyesinde olacağı belirtiliyor. Ki bu fiyat iddiası oldukça uçuk. Apple son kullanıcıya sunuduğu mobil cihazlarında bu tarz bir fiyat henüz mevcut değil. Ancak bilgisayar tarafında belli bir seviyeden sonra 3000 doları görüyor. Bu bakımdan Apple VR cihazı uzun bir süre son kullanıcı yerine kurumsal firmalara sunulabilir.

OnePlus 9 ve 9 Pro'nun Temel Özellikleri Ortaya Çıktı

]]>
Sun, 07 Feb 2021 12:42:19 +0300 tiger
İnsan Beyni Küçüldü https://www.ustayazar.com/insan-beyni-kuculdu https://www.ustayazar.com/insan-beyni-kuculdu
İngiltere’nin başkenti Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde çalışan paleontologlar, insanın yaşadığı her kıtadan edinilen iskelete dayalı kanıtlar gösteriyor ki geçtiğimiz 10.000 ila 20.000 yıl içinde insan beyni küçülmüştür. Peki, bu gerçektende ilginç olan istatistiğin arkasında tam olarak yatan şey ne?

İnsan Beyni Neden Küçüldü?

Yapılan araştırmalara göre bu hacim azalmasının sebeplerinden biri 10.000 yıl içinde insanın ortalama beden büyüklüğünün küçülmesiyle bağıntılı olduğu düşünülüyor. Yani insan beyninin büyüklüğü, beden büyüklüğüyle bağlantılı. Çünkü buradaki mantık şu; büyükçe bir insan bedeni onu idare etmek için hacimce daha geniş bir sinir sistemine gereksinim duyuyor. Dolayısıyla bedenler küçülmesiyle birlikte insan beyni  de daha küçük oldu.


Olası muhtemel bir başka sebepse beynin tahmin edilenden daha çok enerji kullandığı gerçeği. Bu yüzden gerekmediği sürece büyük bir beynin sürdürülmesi pek mümkün değil. Eğer öyle olsaydı küçülen vücut karşısında beyin büyüklüğü, yeterli besin elde edememesine ve bu yüzden de zeka olarak gerilemesine yol açacaktı.

Küçük beynin zeka ve mantık gelişimi açısından bir kayıp olmaması buradaki en ilginç noktalardan biri. Beyin bundan 10.000 yıl öncesine göre şu anda daha fazla bilgi depoluyor. Bu kadar bilgi depolamasının en büyük sebepleri gelişen teknoloji ve eğitim sistemi. Hatta bazı antropologlar araştırmalarına göre büyük beyinler hızlı hesaplama gibi belirli görevlerde daha verimsiz olabilirler.

Gelişen teknoloji ve eğitim sisteminin yanında yaşam biçimimiz de beyin boyutlarını etkilemiş olabilirler. Örneğin, evcilleştirilmiş hayvanlar doğadaki vahşi hayvanlara göre, avcılardan kaçmakta ya da yemek için avlanmak gibi görevleri gerçekleştirmekte gerekli fazladan beyin gücüne ihtiyaç duymadıklarından daha küçük beyinlere var. Bunun en temel sebebi de işte rahatlaşma denilen kavram. İnsan da teknoloji ve şehirleşme geliştikçe daha tembel varlıklar haline geldi. Bu da insan beyninin küçülmesinde önemli etkenlerden biri.

Özetle insan beyni giderek küçülse bile zeka olarak bir değişiklik göstermiyor. Hatta büyük beyinlere göre bazı konularda daha aktif rol alabiliyor. Belki de bu küçülmenin yan etkileri günümüzde değilde gelecekte gözlemlenebilir hale gelecektir.

]]>
Sat, 30 Jan 2021 16:58:18 +0300 tiger
Kokular Neden Anıları Hatırlatıyor? https://www.ustayazar.com/Kokular-Neden-Anilari-Hatirlatiyor https://www.ustayazar.com/Kokular-Neden-Anilari-Hatirlatiyor Öyle kokular var ki; kokladığınız anda geçmişe götürür, bazen güzel bazen de pek güzel olmayan anıların yeniden canlanmasına yol açar. Bu koku bazı zamanlar yeni alınan bir kitabın sayfalarında, bazen bir kıyafetin kumaşında, bazen girdiğiniz bir ortamda, bazense fırından yeni çıkmış bir ekmeğe gizlenmiştir. Her şey çok hızlı gerçekleşir ve bir anda o ana gidersiniz.

Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Birçok insan, belli bir kokunun beyni, belirli duygularla ilişkilendirdiğimiz farklı bir olay veya konumun, hafızaları doldurduğu deneyimler yaşıyor. Öyle ki konu ile ilgili birçok bilimsel çalışmalar da mevcut. Bu çalışmaların bir tanesi de 2004 yılında Neuropsychologia dergisinde yayımlandı.

Brown University'den profesörlerin yürüttüğü çalışmada, beş kadının dahil olduğu bir grubun, pozitif bir hafıza ile eşleştirdikleri bir parfümü kokladıklarında beyinlerinde oluşan aktivite, daha önce hiç kokusunu almadığı bir parfümün kokladığında oluşan aktivite miktarından çok daha belirgin biçimde fazla olduğu anlaşıldı. Bu araştırma ile birlikte, unutulmaz parfüm kokusunu koklamanın parfüm şişesini görmekten daha fazla miktarda beyinde aktivite oluşturduğu ortaya çıktı. Yani koku duygusu anılarımızı canlandırmada görsel duygudan daha baskın çıktı. 

Daha güncel bir araştırma olaraksa yine Neuropsychologia dergisinde 2013 yılında yayımlanan çalışmada, araştırma ekibi yine koku uyaranları (bir çiçeğin kokusu gibi) ile ilişkili beyin aktivitesinin, görsel uyaranlara (gülün görünümü gibi) göre daha fazla olduğu bulgusuna ulaştı. Diğer yandan, güçlü kokuları olumsuz anılarla ilişkilendiren insanların bu kokuların travma sonrası stres bozukluğuna olumsuz etkileri olabileceğini ortaya koyan klinik vaka çalışmaları da var.

Peki bütün bu süreç neden ve nasıl gerçekleşiyor? Çoğu insan, koku alma duyumuzdan ziyade görme duyusuna çok daha fazla güvenir. Bunun nedeni ise koku duyusunun çoğu canlıya göre insanlarda daha az olması. O halde nasıl oluyor da; koku duyusu, duygularımızı ve hafızalarımızı harekete geçirebiliyor? 

Nasıl Koku Alıyoruz?

Havada bulunan moleküllerin beyin tarafından koku olarak yorumlanmasına neden olan dönüştürme süreci ve beynin bu kokuları kategorize edebilmesi ve yorumlayabilmesi için kullandığı mekanizmalar oldukça karmaşık. Hatta o kadar karmaşık ki; bu sürecin nasıl geliştiğini çözen çalışmaları sebebiyle Richard Axel ve Linda Buck'a 2004 yılında Tıp ve Fizyoloji alanındaki Nobel Ödülü 'nü kazandırdı. 

Havadaki bulunan uçucu maddelerin moleküllerini içimize çektiğimizde, koku alma reseptör hücrelerini oluşturan nöronlar; beynin koku soğancığı (Olfactory bulb) denilen bölgesine sinyal gönderiyor. Axel ve Buck'a Nobel Ödülü kazandıran çalışmada ise, her biri mibk bir koku alt kümesine odaklanan farklı bir çeşitte koku alma reseptörlerinin kodlanmasında yaklaşık bin tane genin rol aldığı bulgusuna ulaşıldı. Bu araştırma, her reseptörün muhtemel tüm kokuları anlamaktan sorumlu olmadığını gösteriyor. Bu sinyaller sonrasında koku soğancığı içindeki, her birinin farklı kokularda "uzmanlaştığı" mikrobölgeler olarak adlandırılan küçük bölgelere iletiliyor. Ardından koku soğancığı, bu sinyalleri "koku" olarak algılıyor ve yorumluyor. 

Koklayınca Neden Bir Anı Hatırlıyoruz?

Koku soğancığı, burundan beyne doğru uzanıyor ve duyguları işleyen bir beyin bölgesi olan amigdala ve hafıza ve bilişden sorumlu hipokampus ile doğrudan bağlantılı. Bilim insanları, koku soğancığı ile beynin hafıza ve duygularla ilişkili beyin bölgeleri arasındaki bu yakın fiziksel bağlantının, beynimizin nasıl kokuları belirli bir duygusal anılarla ilişkilendirmeyi öğrendiğini açıklayabileceğini söylüyorlar. Bu koku, iyi ya da kötü olabilir. Ancak genelde çocukluğa veya genç yaşlara götürmesinin sebebi yeni bir kokuyla çocuklukta daha sık karşılaşıldığından dolayı meydana gelmekte.

]]>
Sat, 30 Jan 2021 14:46:51 +0300 tiger
Kuantum İnterneti https://www.ustayazar.com/Kuantum-interneti https://www.ustayazar.com/Kuantum-interneti Şubat 2020 de Amerika Enerji Bakanlığının, Argonne Laboratuvarında ve Şikago Üniversitesinde çalışan bilim insanları olağanüstü bir başarıyı dünyaya duyurmuşlardı.

Şikago’da kuantum tüneli adı verilen tesiste 83.7 kilometrelik bir mesafede kuantum dolanıklığını elde etmeyi başardıklarını duyurdular. Ki bu uzunluk bu tür deneylerde elde edilen en uzunu.

Gördüğümüz ve deneyimlediğimiz dünyadan çok farklı kuralların geçerliliğini sürdürdüğü yerdir kuantum evreni. Bu yüzden bunun başarılması ve özellikle kontrol edilebilmesi çok değişik, inanılmaz olasılıkları mümkün kılabilir.

Bugün işte bu olasılıklardan en heyecan vericilerinden birini konuşacağız. Bildiğimiz anlamı ile teknolojinin, tüm insanlığın yeni bir seviyeye geçmesini sağlayacak bir kapıdan bahsedeceğiz.

Kuantum İnterneti

Bildiğimiz anlamıyla teknolojinin, tüm insanlığın yeni bir seviyeye geçmesini sağlayacak bir kapı. Başta bahsedilen başarı işte bu kapının bir anahtarı olabilir. Önümüzdeki 10 yıl içinde şu anki internetin tamamen yeni, inanılmaz hızlı ve güçlü bir versiyonunu dünyaya servis edebilecek bir anahtar.

İnternet altyapısının altında yatan bitlerin, yani sıfır ile birlerin yerini alacak “qubitlerin” var olacağı bir alan. Bu qubitler kuantum mekaniğinin çılgın olasılıklarını kullanarak tek bir değer ile çalışmıyorlar. Bir de olabiliyorlar, sıfır da, hem bir hem sıfır da olabiliyorlar. Bu sayede qubitler neredeyse sonsuz olasılıkları bünyesinde barındırabiliyorlar.

Bu yüzden de belli bir “bant genişliğine” sahip olan internet, kuantum interneti olduğunda çok daha fazla bir genişlikte çalışabilecek ve süper güçlü kuantum bilgisayarları ve benzeri kuantum cihazları birbirine bağlayarak şu anki imkanlarla akla bile gelmeyecek işlemleri yapabilecek.

Bahsedilen kuantum dolanıklığı projesini gerçekleştiren Argonne’da görev almış, Şikago Üniversitesi Moleküler Mühendislik bölümünde spintronik ve kuantum bilişimi profesörü David Awschalom bunu şöyle açıklıyor ; “Kuantum interneti, bilgisayarların, ağların ve sensörlerin, iletişim, algılama ve hesaplama işlemlerinin tek bir olgu şeklinde çalıştığı tamamen yeni bir sistemde bilgi alışverişi yaptığı bir kuantum ekosistemi platformu olacaktır.”

Kuantum İnterneti Nedir?

Kuantum interneti “standart internetin” yerine geçmeyecek. Şu anki internetin bir tamamlayıcısı veya bir dalı olarak düşünebilirsiniz. Fotoğraflarımızı ya da başkalarının bize gönderdiği mesajları tüm dünya ile paylaşmaya normal interneti kullanarak devam edilecek. Kuantum dolanıklığına ya da süperpozisyona ihtiyaç yok sonuç olarak bunları paylaşmak için.

En önemli özelliklerinden birisi de şu anda internetin en büyük problemlerinden birine çözüm getirecek olmasıdır. Güvenlik. Kuantum interneti özellikle siber suçlar ve hacking problemlerine karşı sahip olunabilcek en yüksek güvenlik potansiyeline sahip.

Örnek olarak bugün biri Ankara’dan Moskova’ya bir mesaj gönderdiğinde bu mesaj bir hat üzerinden giderken gönderilen sinyaller farklı parazitler nedeniyle bozulmakta. Mesajın iletildiği kişinin cihazı bu sinyali aldığında önce sorunları çözüyor sonra sinyali güçlendiriyor sonunda ise mesaj okunabiliyor. Anlayamayacağımız kısa sürelerde bunlar gerçekleşiyor. Fakat bu kısa sürede bile hacker’lar araya girerek mesajı çözüp, değiştirmesine ve kopyalamasına yetiyor.

Ancak bu bir kuantum mesajı olsaydı bir sorun olmayacaktı. Kuantum ağları siber saldırılara karşı koruma sağlayan fotonlar ile gönderiliyor. Mesajların çözümlenmesi için matematiksel hesaplamalar yapmak yerine kuantum fiziğine özel yasalardan yararlanılıyor. Bu kuantum bilgilerin de kopyalanması, değiştirilmesi, bozulması imkansız. Kaldı ki mesajı değiştirmeden bakmak da mümkün değil. Baktığınızda bozuluyor. Mesaja müdahale etmeye çalıştığınızda mesaj kendisini imha ediyor. Özellikle Nesnelerin İnterneti(IOT) gibi güvenliğin çok büyük problem olduğu konularda kuantum interneti bir mucize gibi.

Nesnelerin İnterneti (IOT) Nedir???

Başta bahsedilen kuantum dolanıklığı deneyinin önemine değinmek gerekirse başkasının erişimine kapalı bir şekilde bilgi alışverişi yapmak isteyen için en kullanışlı ve güvenli sistem budur. Birbirleriyle dolanık olan iki parçacığı kullanarak haberleşmek. Ne kadar uzak olurlarsa olsunlar birbirine dolanık iki parçacık  tek bir olgu aslında. Bunu da David Bohm şu şekilde özetliyor “Aslında tüm evren bölünemez, tek bir olgu olarak ele alınmalıdır.”

Kuantum Işınlanması Olgusu

Louisiana Üniversitesinde çalışan bir araştırmacı Sumeet Khatri ve takım arkadaşları bu konuda bir çalışma yayımlamıştır. Bu çalışmada uzay tabanlı kuantum internetini teorileştirmişlerdir. Yani yörüngeye gönderilecek kuantum uydularıyla birlikte dünyaya sürekli dolanık fotonlar göndererek bir kuantum interneti ağının oluşturulabileceğine inanıyorlar.

İşte kuantum ışınlanması burada devreye giriyor. Burdaki ışınlanma tam olarak bizim bildiğimiz ışınlanma değil. Çok uzak gelecekte olasılık dahilinde olduğuna inanan bilim insanları olsa da henüz kendinizi dünyanın öbür ucuna ışınlamak şimdilik mümkün değil. Burada, kuantum interneti kapsamında bahsettiğimiz kuantum ışınlanması şu şekilde çalışıyor. Örneğin bilgi alışverişi ya da bir işlem yapmak isteyen iki kişi birbirine dolanık olan birer kuantum parçacığına sahip. Bilgi gönderen kişi bu parçacıkların birbirine dolanık olma özelliğini kullanarak istediği bilgiyi karşısındaki kişiye anında gönderebiliyor. Şimdi bu dolanık parçacıkları tüm dünyaya yayıldığını düşünün. İşte kuantum interneti.

Bir Sorun Var

Buradaki sorun tüm dünyaya bu parçacıkların nasıl dağıtılacağını ve yerleşimin nasıl olacağını çözmek. Bu problem çözüldüğünde, geniş çaplı bir kuantum internet ağı oluşturulursa inanılmaz bir hıza ulaşılabilecek. Örneğin tüm dünyadaki saatler bugünkü atomik saatlerden çok daha hassas bir şekilde anlık olarak senkronize edilebilmesi mümkün. Bu sayede GPS navigasyonu bugünkünden çok daha hassas bir şekilde her yerden santimetreler ile ölçülebilecek hassasiyette çalışabilecek. Ya da bilim insanları dünyanın kütleçekim alanını o kadar detaylı bir şekilde haritalayabilecekler ki ufacık kütleçekim dalgaları bile algılanabilir olacak. Bu sayede de yıldızların çevresindeki tüm gezegenlerin çok hassas bir şekilde gözlemleme imkanı olacak.

Asıl önemlisi dünya çapında birbirine bağlı kuantum bilgisayarlardan oluşan bir ağ meydana çıktığında şu anda teknolojik olarak yanına bile yaklaşamayacağımız simülasyonları gerçekleştirmek mümkün olacak. Ayrıca bu şekilde moleküller ve proteinlerin davranışları daha iyi anlaşılarak yıllar süren ilaç denemeleri günlere hatta saatlere indirilebilecek.

Bunun yanında bilim insanlarını heyecanlandıran olasılıklardan biri başkası da şu. Şu anda evrenin işleyişi ile ilgili neredeyse hiçbir fikrimiz yok. Yani kuantum mekaniğinin nasıl çalıştığına dair bir resim var karşımızda fakat nasıl olduğunu ve bunun asıl uygulamalarını çözebilmiş değiliz. Ancak kuantum bilgisayarlarından oluşan bu internette tüm bu bilgisayarlar birlikte çalışarak, evet, evrenin bir simülasyonunu çıkarmaya, büyük patlamanın ilk saniyesinden itibaren bugüne kadar tüm parçacıkların davranışlarının bir şemasını çıkartarak bugünü ve geleceği tahmin ve hatta kontrol etmeye olanak sağlayabilmesi mümkün.

Ancak tüm bunların gerçekleşebilmesi için öncelikle işin teknik kısmının çözülmesi gerekiyor. Hepsinden önce kuantum bilgisayarlarında ısı problemi, parçacıkların kontrolü ve denetimi gibi sorunlarla başa çıkmak gerekiyor. Şu anda klasik depolama ve şifreleme teknolojileriyle birlikte bir mesajı şifreleyip sakladığınızda  bu bilgi çok uzun süre o şekilde kalıyor. Fakat kuantum mekaniğinin gariplikleri nedeniyle bir parçacığa bilgi şifrelediğinizde bu parçacık neredeyse hemen bozunmaya başlayabiliyor.

Parçacıklar dış dünya ile hiç iyi anlaşamıyor ve hemen çöküyorlar. Kurulacak kuantum ağının dış dünyanın etkenlerinden izole edilmesi şu anda şart. Ancak bununla ilgili de çalışmalar şu anda var. Tamamen arındırılmış vakum tüpleri kullanılabilir fakat yine de kuantum alanları hiçbir yeri boş bırakmıyorlar.

Yani özetle henüz akıllara bile gelmeyecek olasılıklara gebe olsa da kuantum internetini kullanabilmek için daha icat edilmemiş bazı donanımlara ihtiyaç var gibi görünüyor. Ancak bunun için işin teorik kısmının ötesinde, kusursuz bir mühendisliğe ihtiyaç olacak gibi. Bunu başaracak olan isimler, kurumlar ve en nihayetinde ülkeler ise en basit haliyle geleceğin sahipleri.

]]>
Fri, 29 Jan 2021 21:58:30 +0300 tiger
Nesnelerin İnterneti (IOT) Ne Demek? https://www.ustayazar.com/Nesnelerin-İnterneti-IOT-Ne-Demek https://www.ustayazar.com/Nesnelerin-İnterneti-IOT-Ne-Demek INTERNET OF THINGS. Yani NESNELERİN İNTERNETİ. Yavaş yavaş hayatımıza giren bu teknolojinin 2021 itibariyle, özellikle 5G teknolojisinin de giderek yaygınlaşmasıyla çok büyük bir devrim yaratması bekleniyor.

IOT Ne Demek?

IOT en basit haliyle şu : Dünyada açma kapama düğmesi var olan, elektronik veya mekanik her şeyi bütün cihazları, nesneleri birbirine ve dolayısıyla internete bağlama teknolojisidir.IOT’nin kazanımları ise yine yapay zeka, makine öğrenmesi gibi teknolojilerde olduğu gibi hayal gücümüzün de ötesinde olacak.

IOT’nin Faydaları

En basit örneği herkeste bulunan telefonlar. İlk cep telefonlarını düşünün. Teknolojinin gelebileceği son nokta gibiydi. Yanımızda her yere götürebiliyor, istenilen yerden, kablosuz bir şekilde istediğimiz kişiyle konuşabiliyorduk. Hatta mesaj bile atabiliyorduk.

O zamanlar internete bağlı olmayan bu telefonlar tabiki sadece arama mesajlaşma benzeri şeyler yapabiliyordu. İnternete bağlantıları yoktu.

Ardından akıllı telefonlar çıktı piyasaya. Dünyanın nasıl olduğunu işte o an gördük. Teknolojik devrimin büyük bir kanıtıydı. Nesnelerin İnternetinin ne manaya geldiğini gösteren en iyilerinden birisi aslında. Bir şeyi internete ve birbirine bağladığınızda olabileceklerin küçük “fragmanıydı” .

Veri çok önemli olan bir şey ama yetersiz şu anda. Veri çok işe yarar fakat veri yok elimizde. Yapay zekanın geliştirilmesi ve makinelerin öğrenmesi için gerekli veriler şu anda yok oluyor. İnternete bağlı olmadan yapılan tüm işler, İnternete bağlı olmayan her bir nesne şu anda müthiş bir kayıp.

Nesnelerin İnternetinde de amaç akılsız olan her şeyi akıllı yapmak. Tıpkı telefon örneğinde olduğu gibi. Akıllı telefonlardan önce telefonlar sadece telefondu. İnternete bağlanmasıyla akıllı telefon oldu. Bu akıllı cihazlardan alınan verilerle amaç makine öğrenmesi, yapay zeka, big data gibi teknolojileri geliştirmek ve sonunda akıllı bir dünya yaratmak.

Yani nesnelerin interneti birkaç sene sonrasında tamamen, “INTERNET OF EVERYTHING” yani “HER ŞEYİN İNTERNETİ” olacak. Çünkü 2021 yılında internete bağlı nesnelerin sayısı 26 milyarı geçeceği ve sadece 4-5 sene içinde bu sayının 100 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Bu sayı şu anda sadece 6 milyar civarında. İnanılmaz bir büyüme hızı

Bazı Örnekler

 

Nest bir termostat. Yani evlerde ısıtma sistemine dahil edilebilen bir cihaz. Evin sıcaklığını ölçüyor ve internetten aldığı güncel hava durumu bilgisi ile karşılaştırıyor ardından günün hangi saati olduğuna bakarak ayarlamaları yapıyor. Siz hiçbir şey yapmadan eve geldiğinizde sıcacık bir ortamda oluyorsunuz. İsterseniz de akıllı telefon uygulamasıyla da  uzaktan kapatabiliyorsunuz.

Insight ise bir priz. Normal bir prize kolayca takılabilen “bağlı” cihaz. Bu cihazla hangi saatlerde açılıp kapanacağı ayarlanabiliyor. Bu telefondan da yapılabiliyor. Ayrıca üzerine takılı cihazların ne kadar enerji tükettiği ile ilgili mesajlar da gönderiyor ve buna göre tasarruf bile mümkün.

Piyasadaki En İyi Akıllı Kilitler | Yeni İş Fikirleri

Bu da bir kapı kilidi. Tıpkı arabalarda kullanılan anahtarsız giriş teknolojisi gibi. Telefonunuz cebinizdeyse siz yaklaştığınızda kilidi açabiliyor, uzaklaştığınızda ise kapıyı kilitliyor. Telefon uygulamasıyla siz evde olmasanız bile birisine erişim izni verebilir, dünyanın öbür ucundan bile kapıyı açıp kapatabilirsiniz.

Çok değişik örneklerden birisi de Kolibree akıllı diş fırçası. Bu diş fırçasının amacı nesnelerin interneti teknolojisini kullanarak herkese diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak. Bunu da bir oyun şekline getirerek yapıyor. Ne kadar sıklıkla fırçaladığınızı kaydediyor ve bu verileri diş hekiminizle de paylaşarak dişleriniz için en uygun tedaviyi sunuyor.

BigBelly isimli bir çöp kutusu da güzel örneklerden biri. Tamamen güneş enerjisi ile çalışan ve içindeki sensörler ile çöp kutusunun kapasitesi dolduğunda temizlik görevlilerine bildirim gönderiyor.

Asıl devrim sağlık alanında gerçekleşecek gibi duruyor. IOT kapsamında sağlık hizmetlerini kökünden değiştirecek teknolojiler yavaş yavaş kullanılmaya başlandı. Mesela MimoBaby isimli bir cihazla bebeğinizi akıllı yapılabilmesi mümkün. Yani evet her bebek akıllı hatta dahi tabi ama bu bambaşka bir şey. Giyilebilir teknoloji ile bebeğinizle ilgili bir sürü bilgiye telefondan erişim mümkün hale geliyor. Bebek ne zaman uyudu, Ne kadar süre uyudu, İyi uyudu mu, Kalp atışları ne durumda, Ne zaman yemek yedi, Bir sonraki uykusu ne zaman, Odasının havası nasıl?

Mükemmel değil mi? Herhangi bir sorun olduğunda da telefona bildirim geliyor. Bebeğinizin ateşi yükseldiğinde veya başka bir durum olduğunda hemen müdahale edebiliyorsunuz. Böylelikle hastalıklar da en az duruma inmiş oluyor

Bunun yanında giyilebilir IOT teknolojilerinde yaşlı insanlar için de çok önemli çözümler var. Özellikle kalp rahatsızlığı benzeri rahatsızlıkları bulunan yaşlılar vücutlarında bulunduracakları bir takip cihazı ile herhangi bir tehlike durumunda bir şey yapmalarına gerek kalmadan en az sürede tıbbi yardım alabilmeleri mümkün. Kalp ritminde bir bozukluk olduğunda veya kalp krizi durumunda bu cihaz acil yardım hattını arayarak konum bilgisi ile birlikte hastanın bulunduğu yere yardım gelmesini sağlayabilecek. Yalnız yaşayan yaşlılar için oldukça önemli bir gelişme bu.

Bu örnekler teknolojinin insana neler katabileceğine dair en güzel örnekler. Ve bu örnekler şu anda hayatımızda .

Bir de internete bağlı cihaz sayısı 100 milyara ulaştığında neler olabileceğini düşünün. Hep spesifik örneklerdi şu ana kadarkiler. Daha geniş örnekler verelim. Sonuçta milyarlarca nesnenin birbirine bağlı olmalarından ve iletişime geçerek mükemmel bir ağ oluşturmasından bahsediyoruz.

Şehirlerin Akıllı Olması

Intelligent Cities. What do Smart Cities include? | ATRIA Innovation

Evlerin akıllı olmasından yola çıkarak kocaman bir şehrin akıllı olması da söz konusu. Yollara yerleştirilecek sensörlerle trafik sıkışıklıklarının sebebi anında tespit edilip çözümler uygulanabilir. Şehrin nerelerinde hangi sorunların yaşandığı -çöp toplama, aydınlatma vb- gibi şeyler anında tespit edilip yetkililer veriler analiz edilerek çok kısa sürede sorunlara çözümler üretilebilir. Hatta belki de otomobillerin de akıllanmasıyla trafik ışıkları kaldırılabilir ve çok daha akıcı bir tarfik akışı ile tüm ulaşım problemleri ortadan kaldırılabilir.

Arabaların Akıllanması

Arabalar belli bir teknolojiye gelmiş  durumda şu anda. Ama arabaların evdeki buzdolabı ve fırınla irtibat halinde bulunduğunu düşünün. İşten yorgun bir şekilde çıktınız ve evde yemek yok. Çocukları okuldan almadan önce zamanınız da yok. Araba buzdolabında neler olduğuna bakarak ne yemek yapabileceğinizi size söyleyebilir. Hatta seçiminize göre fırını siz eve varmadan açar ve eve gittiğinizde fırınınız ısınmış bile olabilir. Eve girdiğinizde vakit kaybetmemeniz için size yemek tarifini sesli olarak okur ve hızla yemeği hazırlayıp fırına koyabilirsiniz. Bu konuda ihtimaller sadece hayal gücüyle sınırlı. Artık hayal ettiğiniz ürünün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Siz arabanızdan bir yemek söyleyerek evde o yemeği bir yapay zekaya sahip robot da yapabilir

IOT Teknolojisinin Büyük Sorunu Var: GÜVENLİK

Bu teknolojinin hızlı ilerlemesini engelleyen çok büyük bir sorun. O da güvenlik. Bu zamana kadar piyasaya sunulan gelmiş geçmiş tüm IOT cihazlarının büyük güvenlik açıkları vardı. Bu sorun çözülmeden de bu teknolojinin günlük hayatımızda olması pek mümkün görünmüyor.

Bunun yanında mikroçip teknolojisinin de daha gelişmesi bekleniyor. Çünkü sensörler çok daha küçük hale gelmeli ki aklımıza gelen her nesneye sensör takılabilsin. Bu aslında teknik bir sorun ve çözülmesi çok zaman alacak gibi durmuyor fakat güvenlik konusunda kat edilecek daha çok çok yol var.

Çünkü sadece fırınınızı hackleyen bir hacker arabanızdan tutun bulaşık makinenizi kısaca tüm hayatınızı hackleyerek hayatı size zindan edebilir. Küçücük bir IOT teknolojisine sahip fırın yüzünden bankadaki tüm paranızı kaybetme riski hatta evinizi arabanızı kaybetmeniz  söz konusu.

IOT’nin de en büyük sorunu şu anlık bu.O yüzden biraz daha bekleyeceğiz daha akıllı bir hayata ulaşmak için. Daha çok yol kat edeceğiz.

]]>
Fri, 29 Jan 2021 02:28:25 +0300 tiger
Dünyamıza Su Nereden Geldi? https://www.ustayazar.com/DunyamizaSuNeredenGeldi https://www.ustayazar.com/DunyamizaSuNeredenGeldi Bugün Dünyanın %71’ini oluşturan su nasıl oldu da bu seviyeye ulaştı? Kayalardan oluşan bir gezegende hem de bir dönem binlerce derece sıcaklığa sahip olmuş bir yerde?

Bu sorunun cevabını bize uzayın derinlikleri veriyor. Bir meteor.

30 yıl kadar önce dünyamıza düşen bir meteorun analizleri yapıldığında meteorun içinde tuz bulunduğu anlaşılıyor. Bu tuz tanelerine daha da yakından mikroskop ile bakıldığında bir hareketlilik görülüyordu. Bu hareket çok ufak bir su damlasıydı. Bir tuz kristalinin içinde bulunan küçücük bir su damlası.

Bunun yanında yine bu meteoru ve içindeki tuz kristallerini radyometrik tarihleme ile incelendiğinde 4.5 milyar yaşında olduğunu anlaşılıyor. Yani içindeki su en az bu kadar eski olmalıydı. O toz bulutunda hidrojen ve oksijen atomları birbirleriyle bağ oluşturmuştu.  Su en başından beri vardı…

Dünyanın maruz kaldığı meteor yağmuru hayal edilemeyecek kadar fazla idi. İşte bu meteorlar suyu da beraberinde getirmişti.

Başka geçerli bir teori de dünya oluştuğunda su zaten vardı diyor. Burada dünyanın bir noktada radyoaktivite sebebiyle bir alev topuna döndüğü bir zamanda bu suyun buharlaşmış olma ihtimali bu teoriyi zora sokuyor. O yüzden ardından gelen yüz milyonlarca yılda dünyaya düşen meteorların suyu getirmiş olabileceği daha güçlü bir teori.

Birkaç yüzmilyon sene içinde dünyamızda su ve kara bulunuyordu. Yörünge ve sıcaklık olarak da sabit hale gelmeye başlamıştı. Fakat hala bugünkü halinden hala çok uzak. Çünkü dünyanın evrimine baktığınızda dünyayı bugünkü dünya haline getiren en önemli unsur ortada yoktu. Yaşam

"Yaşam Nasıl Başladı?" Tıkla öğren

]]>
Thu, 28 Jan 2021 13:00:45 +0300 tiger
Yaşam Nasıl Başladı? https://www.ustayazar.com/yasamnasilbasladi https://www.ustayazar.com/yasamnasilbasladi

"Dünyamıza Su Nereden Geldi? " Tıkla öğren

Su olmasaydı yaşamdan bahsedemeyiz. Yaşam olmadan da fosil yakıtlardan bahsedemeyiz. Dünyanın coğrafyasını kökünden değiştiren yaşam olmadan bildiğimiz yaşam olmayan gezegenlerden bir farkımız olmazdı.

1969’da Meksika’ya bir meteor düşmesiyle analiz ediliyor. Bütün bu analizlerin sonucunda meteorun içinde az miktarda amino asit bulunuyor

Proteinlerin yapı taşı olan amino asitler Dünyada yaşayan her şeyde bitkilerde, hayvanlarda bulunuyor. Yani amino asitler olmadan yaşamdan bahsedilemezdi.

Bu bulgudan öncesinde bilim insanları aminoasitlerin dünyada kimyasal reaksiyonlarla meydana geldiğini düşünüyordu. İşte bu bulgu tüm algıyı değiştirdi. Yaşamın yapıtaşı uzaydan gelmişti. İşte yaşamı da başlatacak olan bu uzaylılardı.

Yaşam için oksijen gereklidir. Oksijen bundan 3.5 milyar yıl öncesine kadar olmayacaktı. Evet su vardı fakat dünyanın atmosferi dengesizdi. Çoğunlukla karbondioksit, sülfür, sülfürik asit ve azot barındırıyordu. Çok sert şartlar sebebiyle ancak 3.5 milyar yıl önce belli bir dengeye gelecekti.

Stromatolitler Sayesinde

Stromatolitler dünyada bulunmuş en ilkel ve ilk yaşam formlarıdır. Milyonlarca mikroskobik organizmadan oluşurlar ve 3.5 milyar yıldır varlar.

 Bu stromatolitler öncesinde suda çokça bulunan çok önemli mikroplardan oluşmuştur. Yani Siyanobakterilerden. Siyanobakteri dendiğinde bakteriler de işte bu stromatolitleri oluşturarak dünyanın kaderini değiştireceklerdi. Çünkü çok çok önemli bir yetenekleri vardı. Oksijen üretebiliyorlardı. Oksijen üreten birer fabrika gibiydi her biri. Siyanobakterilerin oluşturduğu oksijenler önce suya, oradan da buharlaşma ile atmosfere doğru yol alıyorlardı.

Siyanobakterilerden önce sülfürden enerji alan yaşam formları da mevcuttu ve işte siyanobakterinin ürettiği oksijen çok zehirliydi. O nedenle dünyayı kökünden değiştirerek milyonlarca yıl boyunca trilyonlarca ton oksijeni atmosfere yayarak bugün soluduğumuz oksijeni üretiyorlardı.

Oksijenle dolan dünya atmosferin de artık yaşamın oluşması için artık her şey hazırdı.Dünyanın coğrafyası tamamen değişecek, bitkiler tüm kara oluşumunu yayılacak ve milyarlarca yıl içinde bugün kıtaların altında bulunan organik kalıntılara dönüşecekti.

Stromatolitler, siyanobakterilerden oluştu. Organik oluşumlar. Peki stromatolitler nasıl oluştu? İnorganik maddelerden organik maddeler nasıl ortaya çıktı? Bu soruların kesin bir cevabı olmayan sorular bunlar fakat birkaç teori ve birkaç deney mevcut. Bunlardan bazıları: Fox deneyleri, Miller Deneyleri, Eigen hipotezi, Derin deniz sıcak su kaynağı teorisi ve Wachtershauser’in hipotezi…

Özetlemek gerekirse  bildiğimiz kadarıyla yaşamın temelleri bu şekişde atıldı. Bildiğimiz kadarıyla diyorum çünkü yarın çok başka bir yerden çok başka bir kanıt tüm bilinenleri yalanlayabilir. Bilimin de olması, izlemesi gereken yol tam olarak budur.

]]>
Thu, 28 Jan 2021 13:00:38 +0300 tiger
Yeni Türk Dizisi 50m2 Netflix'de Yayınlandı https://www.ustayazar.com/YeniTurkDizisi50m2NetflixdeYayinlandi https://www.ustayazar.com/YeniTurkDizisi50m2NetflixdeYayinlandi Yönetmen koltuğunda Selçuk Aydemir'in bulunduğu 50m2(50 metrekare)  8 bölümden oluşan ilk sezounu yayınlandı. Dizinin yönemtmenliğini yapan Selçuk Aydemir daha önce İşler Güçler dizisinde görev almıştı. Burak Aksak ise leyla ile mecnun dizisinin senaristi idi. Absürt komedi dizileri konusunda tecrübeli iki isim bu defa gerilim ve drama türünde bir iş yapıyorlar. 50 m2  dizisinin konusu ise bir mafya hikayesini anlatıyor.

50 m2 Dizi Oyuncuları

  • Engin Öztürk
  • Kürşat Alnıaçık
  • Cengiz Bozkurt
  • Aybüke Pusat
  • Tolga Tekin
  • Özgür Emre Yıldırım
  • Yiğit Kirazcı

50 m2 Dizisinin Konusu

Netflix'in yaptığı resmi açıklamaya göre dizinin konusu şöyle:

“İkinci bir şansı elde etmek kolay ama onu değerlendirmek sandığımızdan daha zordur. Gölge, kendisini büyüten Servet Nadir'in kirli işlerini yapmaktadır. Çocukluğuna dair hiçbir şey hatırlamayan Gölge, kendisini geçmişe bağlayan fotoğrafın peşinde koşmaktadır. Fotoğraftakilerin kim olduğunu araştırdıkça aslında bir yalanın içinde yaşadığını anlar. Servet Nadir'in sırlarıyla beraber kaçan Gölge, Güzelce Mahallesi'ndeki 50 metrekarelik terzi dükkânına sığınır. Mahalleli onu ölen terzi Adil'in oğlu Adem zanneder. Karanlık geçmişinin köşeye sıkıştırdığı Gölge'nin gidecek başka bir yeri yoktur ve yeni kimliğiyle 50 metrekarelik terzi dükkânında yaşamaya başlar. Ne kadar zor olsa da mahalle Gölge'yi, Gölge de mahalleyi değiştirecektir.”

]]>
Wed, 27 Jan 2021 12:57:42 +0300 tiger
Evren Nasıl Meydana Geldi? https://www.ustayazar.com/EvrenNasilMeydanaGeldi https://www.ustayazar.com/EvrenNasilMeydanaGeldi Bir zamanlar madde yoktu. Bir zamanlar kimsecikler yoktu. Şehirler, bölgeler, denizler, dünya, astreoitler, galaksiler ve evren yoktu.

Zamanın birinde hiçbir şey yoktu. Hatta o kadar yoktu ki yok bile yoktu o zamanda. Zaman demişken, zaman bile yoktu.

Her şey; insanlık, gezegenler, evren tek bir noktada, bir kağıda bir kalemin ucu ile koyabileceğiniz en küçük noktadan bile küçük bir noktadaydı. Şu anda var olan her şey o noktanın içindeydi.

İnsanlık tarihine yaşanmış müthiş anları, savaşları, tüm gelişmeler aslında evrenin başlıngıcında bir hiç.

Zamana biraz geri saralım ve tartışamasız tarihin en önemli anına gidelim. Büyük patlamaya…

Büyük Patlama

Şu anda evrenin başlangıcı ile ilgili kabul görülen ve bilimin en ünlü teorilerinden birisi. Birçok kanıt ve gözlemle birlikte olduğu bilinen fakat nasıl olduğuna dair fikirlerin farklılık gösterdiği bir teori.

Birçok teori gibi büyük patlama teorisinin de ortaya atılışı yüz yıldan kısa bir süre önce gerçekleşti ve o zamana kadar evrenin sabit bir yer olduğunu ve ezeli yani öncesi olmayan yani hep var olduğu düşünülüyordu.

Ancak 1920’lerin başlarında Amerika’nın Kaliforniya bölgesinde bir gözlemevinde çalışan Edwin Hubble bu algıyı yıkacaktı.

Galaksileri gözlemleyen bilim insanı Hubble galaksilerin bize olan mesafesi arttıkça ışık dalga boyunun da uzadığını ve ışık dalgalarının yol aldığı mesafe arttıkça dalga boylarının daha çok uzadığını fark edecek ve bu uzamanın da ışığın dalga boyunu değiştirdiğini gözlemleyecekti.

Tıpkı ses dalgalarında da gerçekleştiği gibi. Bir cisim bize yaklaştıkça sesi artar, yani ses frekansı kısalır ve uzaklaştıkça frekans da uzar.

Galaksilerde de böyle gerçekleşiyordu. Gözlemciden uzaklaştıkça ışık dalgasının frekansı da genişliyordu. Daha kırmızı oluyordu anlaşılan. O yüzden bu duruma Red Shift ya da Kırmızıya Kayma adı veriliyor.

İşte uzayın diplerine bakıldığında kırmızıya kaymayı her yerde görülüyordu. Tüm galaksiler bir yerden  uzaklaşıyorlardı.

Bir Cisim Uzaklaşıyorsa Bu Ne Anlama Geliyor ?

Bir yerden yola çıktığına tabikide. İşte bu durum bir şey söylüyordu. Tek bir şey. Tüm galaksiler, tüm yıldızlar, her şey tek bir yerden geliyorlardı.Hubble’ın bu bulgusu sıradışı bir kavramı doğurdu.

Bu uzaklaşma yani Kırmızıya kayma evrenin bir başlangıcının olduğunun ilk kanıtıydı. Ayrıca Büyük Patlama teorisinin de çıkış noktasıydı.

Ancak o zamana dek her şeyin başladığı ana gitmek ve neler olduğunu anlamak için zaman kavramını bir süreliğine çöpe atmak gerekiyor.

Günler, saatler, dakikalar bize kısa gelir. 1 saniye ve hele 1 salise . Hiçbir şey ifade etmez insanoğlu için. Göz açıp kapayıncaya kadar geçti denir ya hani. Sıradan bir insan 150 milisaniyede göz kırpar. Çok kısa değil mi?

 Ancak göz kırpma hızının da milyarlarca kat daha kısa bir zaman diliminde evren doğabiliyor.

O yüzden dakikalardan saliselerden değil de çok daha kısa süreler kullanılacak. Bunlardan birincisi Planck zamanı. 10^-43(on üzeri eksi kırk üç) saniye. Bu süre evrende erişilebilecek en kısa süre. Fakat bu kadar kısa süre içinde gerçekleşenler 13.8 milyar sene sürece gerçekleşecek her şeyi ortaya çıkarıyor

Bu yüzden bir saniye de çağlara ayrıracağız.

Tekillik

Sıfırıncı saniyeden başlarsak. Buraya “tekillik” deniyor. Her şeyin tek olduğu zaman. Bilinen bilinmeyen tüm maddelerin ve enerjilerin,  bir noktaya sıkıştığı işte o an. Sıcaklık ve yoğunluk o anda sonsuza çok yakın. Enerji ve madde bir. Hatta o kadar sıcak ki ayrılamıyor. “E = mc^2 “ denkleminde Enerji ve Madde aynı şeydir ya hani . İşte o anda gerçekten de aynı. Tek bir cisim.

Fizikte dört temel kuvvet vardır  bunlar; Kütleçekim, elektromanyetizma, güçlü ve zayıf nükleer kuvvetler. İşte bunlar da tek bir kuvvet. Müthiş bir simetriye sahip o anda evren.

İşte bu zamanda evrenin genişliği 10^-35 (on üzeri eksi otuz beş) metre. Yani Planck uzunluğu. Ulaşılabilecek en kısa uzunluk. Ancak hiçliğin yanında müthiş bir uzunluk. Sıcaklık ise 10 üzeri 32 celcius. Bunun ismi de Planck Sıcaklığı’dır. Yani mutlak sıfırın zıttı mutlak sıcaklık.

Şu andan itibaren evrenin ilk çağını geride bıraktık. Bir plank zamanı geçti. Saniyeden trilyonlarca kat daha kısa bir süre. Ardından yeni bir çağ başlıyor.

 Büyük Birleşim Çağı

On üzeri eksi kırk üç(10^-43) saniye ila on üzeri eksi otuz altı(10^-36) saniye süren çağ .

Bu zamanda kütleçekim tek temel kuvvetten ayrılıyor. Elektromanyetizma ile nükleer kuvvetler hala tek bir kuvvet olarak mevcut. Yine bu zamanda ilk temel parçacıklar ve antiparçacıklar oluşmaya başlıyor.

Kozmik Genişleme

Bütün bunların ardından ortalık karışıyor. “Inflation” yani patlama olarak adlandırılan fakat az sonra bahsedilcek patlamadan ziyade çok büyük bir genişleme çağı başlıyor. on üzeri eksi otuz iki(10^-32). saniyeye kadar devam etmekte olan bir çağ. Burada güçlü nükleer kuvvet ayrıldığından “kozmik genişleme” adı verilen devasa hızlı bir genişleme başlıyor.

 Evren bir atomdan bu kadarcık kısa bir sürede 10 santimetreye genişliyor. Bu büyüme tıpkı bir nanometreyi yani bir DNA molekülünün yarısı kadar bir cismi bu kadar kısa bir zamanda 94 trilyon kilometreye ulaşması gibi.

Burada efsane basınç ve sıcaklık altında “kuark çorbası” olarak adlandırılan ve kuark-gluon plazması adı verilen parçacıklar evrene yayılıyor.

Bu müthiş genişlemenin sonrasında elektromanyetik kuvvet ve zayıf nükleer kuvvetin birlikte olduğu “Elektrozayıf kuvvet” çağı başlıyor.

Şu zamana kadar bir saniye bile olmadı ve bir sürü olay yaşandı. Daha çok var.

Parçacıklar birbirleri ile etkileşimde bulunuyorlar ve “W”, “Z” ve “Higgs” bozonlarını oluşuyor. Burada Higgs alanı etkinleşiyor ve kütle kazanmaya başlıyor. Evren kütlesi olan bir radyasyon yumağına dönüşüyor.

Kuark Çağı

10 üzeri eksi 12 saniyede Kuark Çağı başlıyor.Evrenin sıcaklığı bu çağ ile birlikte 10 katrilyon derecenin altına düşüyor. Kuarklar, elektronlar ve nötrinolar oluşuyor. Dört temel kuvvet neredeyse tamamen ayrılmış duruma geliyor.

Parçacıklar oluşurken elbette antiparçacıklar da oluşuyor. Bu parçacıklar irbirlerini yok ederek müthiş bir enerji ortaya çıkıyor. Evreni devasa bir hızla genişlemeye devam ediyor.

İşte tam bu zamanda antimaddenin karşısında madde, anti kuark karşısında kuark sadece ve sadece milyarda bir oranda galip geliyor ve madde bu savaşı kazanıyor.Ve şu anda bilinen evren oluşuyor. O küçücük asimetri olmasaydı bildiğimiz hiçbir şey olmazdı. Biz bile…

Hadron Çağı

10 üzeri eksi 6. saniyede Hadron Çağı başlıyor ve hala bir saniye olmadı. Bu çağda Evren oldukça soğuyor. Sıcaklık yaklaşık 1 trilyon derece. Ancak bu sıcaklık kuarkların birbirleriyle birleşerek proton ve nötronları oluşturması için yetiyor da artıyor. Elektronlar protonlar ile çarpışarak nötrinoları oluşturuyor.

Sonunda 1 saniyeyi geride bıraktık. İnsanlık için küçücük evren için sonsuzluk gibi bir adım.

Lepton Çağı

 1 saniyeden 3. Dakikaya kadar geçen zamana Lepton Çağı deniyor. Hadron çağında kuark, antikuark, madde ve antimaddeler birbirlerini yok etmesinin hemen ardından Leptonlar yani elektronlar ve antileptonlar oluşuyor. Yani pozitron benzeri parçacıklar evrenin kütlesini oluşturmaya başlıyor.

Pozitronlar ve elektronlar da birbirini yok ettiğinde foton formunda enerji oluşmaya başlıyor. Fotonlar yine birbirleriyle çarpışarak elektron-pozitron eşleri oluşturmaya başlıyor. Bu bir döngü ve çok fazla enerjiye sahip.

Nükleosentez Çağı

3. dakika ve 20. dakika arasında Nükleosentez çağı başlıyor. Bu noktada evrenin sıcaklığı yaklaşık bir milyar dereceye kadar düşüyor. Bu sıcaklıkta ilk defa atom çekirdekleri oluşuyor. Tabiki de protonlar ve nötronlar, nükleer füzon ile hidrojen, helyum ve lityum benzeri hafif elementlerin çekirdeğini oluşturabiliyorlar. 20. dakikanın ardından ise evrenin sıcaklığı ve yoğunluğu artık nükleer füzyonun oluşmasına yetemeyecek kadar düşüyor ve buradan sonra artık foton çağı başlıyor.

Foton Çağı

Bir başka adı Işıma veya Radyasyon Egemenliği. Bu çağ çok uzun sürüyor. Yaklaşık 240 bin yıl. Bu çağda evren gittikçe soğuyor ve içinde sadece atom çekirdekleri ve elektronlar bulunan, fotonların kaçamadığı, ışık geçirmeyen plazma ile dolu bir evren var.

Enerjisinin büyük kısmı ise fotonlar halinde bulunuyor. Ancak fotonların bulunması ışığın olduğu anlamına gelmiyor. Fotonlar henüz serbest değiller .

 

Yeniden Birleşim Çağı

240 bin yıl ile  300.000 yıl sonrasına kadar devam eden çağ ise Yeniden Birleşim çağıdır. Sıcaklık yaklaşık 3000 dereceye düştüğü için elektronlar çekirdekler ile birleşerek sonunda atomları oluşturuyor. Foton da artık serbest kalıyor. Evren artık ışık gerçren bir hal alıyor. Bu süre sonunda evrenim %75 hidrojen ve %25 helyum ve bir miktar lityumdan oluşan bir toz bulutu şeklinde.

Karanlık Çağ

Bütün bunlardan sonra Karanlık Çağ başlıyor. Buna karanlık çağ diyoruz çünkü fotonlar serbest olsa da 150 milyon yıl sonrasına kadar henüz bir yıldız olmadığı için ortada ışık yayacak bir oluşum yok. Bu yüzden tamamen karanlık. Bu dönemde çok az şey oluyor ve bu dönem karanlık maddenin egemenliğinde.

Çok uzun sürede çok az şey gerçekleşiyor. İlk saniyeye ile karşılaştırılması mümkün bile değil.

İlk Yıldızların Oluşumu

Evrenin sakinleşmesinin ardından 300 ila 500 milyon yıl arasında ilk yıldızlar ve galaksiler oluşuyor. Bu yıldızlar kısa ömürlü ve süper kütleli yıldızlardı.

Güneşimizden yüzlerce defa daha büyük ancak metal bulunmayan bu yıldızlar çok kısa bir zamanda kütleçekim etkisiyle çöküp bir süpernova ile patlayarak yeni elementler ve yeni yıldızlar oluşturmaya başlıyor. Ardından galaksiler, galaksi kümeleri, süper kümeleri oluşuyor.

Devasa sistemler, gezegenler ve yaklaşık olarak 4.5 milyar yıl önce bizim sistemimiz oluşuyor ve sonrasında da insanoğlu. Efsanevi bir yolculuk. Müthiş bir macera. İnanılmaz bir başlangıç.

Bütün bu olanları Dev teleskoplarla makineyi geri sarar gibi, ışığı takip ederek saniyesi saniyesine takip edebildiğimiz bir başlangıç hikayesi.

Ancak istediğiniz kadar büyük bir teleskop yapın. Tek bir şeyi göremezsiniz.

Büyük Patlamadan Önce Ne Vardı?

Çok büyük ve ağır bir soru. Aslında bir felsefe sorusu. Ve bu soru İnsanlığın tıkandığı yer. Hiç mi fikrimiz yok peki? Evet. Hiç yok.

Çünkü “Büyük Patlama” teorisindeki Patlama teriminin yanlışlığından bahsetmek gerekiyor. Yani buradaki patlama bildiğimiz patlama değil. Patlama olması için bir şeyin içine, yani bir varlığın içine doğru bir reaksiyon olması gerekiyor. Burada oluşan olay bir patlama değildi. Evren yoktu o zamanda. Bir genişleme, bir varoluş söz konusuydu.

Yani burada sorun olan şey de bu. Büyük patlama denilen şeyneyin içindeydi? Yani içinde olanları görüyoruz ama büyük patlamanın dışında ne vardı? Evren olmadığında ne vardı? İşte bu soruların cevapları hakkında şu an için insanoğlunun hiçbir fikri yok. Bir sır perdesi insanlık için. Bazı cevaplar bulunsa da hiçbirinin kanıtı yok. Bilim de bugün bu hiçliği anlamlandırmak için çalışıyor.

Belki de birgün asla cevaplanamaz denilen sorular cevaplanacak ve insanlık aydınlanacak. Kim bilir...

]]>
Tue, 26 Jan 2021 16:38:09 +0300 tiger
Nükleer Enerji Nedir, Tehlikeli midir? https://www.ustayazar.com/NükleerEnerjiNedirTehlikelimidir https://www.ustayazar.com/NükleerEnerjiNedirTehlikelimidir Nükleer enerji, 1956 yılında İngiltere’nin  Calder Hall bölgesinde açılan ilk ticari nükleer enerji santralinden bu yana büyük tartışmaları odak noktası halinde . Ancak o zamandan beri bu tartışmaların yanında nükleer enerji ile devasa bir enerji ihtiyacı karşılandı ve karşılanmaya da devam ediliyor. Kimine göre asla vazgeçmememiz gereken ve özellikle iklim değişikliği ile mücadele kapsamında enerjinin büyük kısmının nükleer enerjiden karşılanması büyük önem taşıyor.

Nükleer enerji nedir, nasıl elde edilir, neden bu kadar tartışmaya neden oluyor ve bir atom bombasıyla mı karşı karşıyayız?

Nükleer enerjiyi bir binaya benzetebiliriz. Son zamanlarda depremin değil de evlerin insanları öldürdüğünü artık yavaş yavaş herkes tarafından anlaşıldı.Bir bina aslında yapı malzemelerinin belirli bir düzen ile sağlam temellere oturtulması ve doğru planlama ile inşa edilmesi durumunda oldukça stabil yapılardır. Çok şiddetli bir etki olmadığı sürece uzun süreler boyu ayakta kalabilirler. Bu halleri ile de bir enerjiyi bünyelerinde barındırırlar.

Ancak kullanılan malzemeler ve inşa edilen yer ve inşa planı sorunlu ise er ya da geç ya kendi kendine ya da normalde sorun olmayacak şiddette bir deprem ile yıkılırlar. Yıkılırken de barındırdıkları enerjiyi ses, ısı ve kinetik enerji şeklinde salarlar.

Atomlar da tıpkı binanın tuğlaları gibidir. Bazı büyük atomlar oldukça stabildir ve öyle sonsuza dek kalabilirler. Bazı atomlar ise radyoaktif izotop adı verilen formda, hiç de stabil olmayan bir şekilde bulunurlar. Yani bizim dengesiz binalarımız gibi. O nedenle bu atomlar er ya da geç ayrılmaya, parçalanmaya mahkumdurlar.

 Bu parçalanma ve bölünme sırasında da enerji ortaya çıkar. Bölünme sonrasında ise ortaya daha stabil, daha küçük atomlar ortaya çıkar. Buna da Nükleer Fisyon ya da nükleer parçalanma denir. Nükleer kelime anlamı  “nucleus”tan yani atomun çekirdeğinden ve bu çekirdeğin bölünmesinden gelir. Bu parçalanma kendi kendine olabildiği gibi dışarıdan bir müdahele ile de olabilir.

İşte nükleer enerji santrallerde de yapılan bu ikinci. Yani dışarıdan yapılan müdahale ile atomların parçalanması. Ve işte tam bu yüzden bu tür parçalanmaya nükleer reaksiyon diyoruz. Bu şekilde tek bir atomdan elde edilebilecek enerji miktarı da inanılmaz düzeydedir.

Bu ortaya çıkan enerji miktarının da bilinmesini sağlayan o efsanevi denklem; E = mc^2. Bu basit denklem çok çok küçük, minik bir kütleden devasa bir enerji elde edebileceğini söylüyor.

Küçük bir hesapla;

Bu denklemde E enerji, m kütle c ise ışık hızıdır. Işık hızı yaklaşık 300.000. Ama burada c^2 yani bunun karesini alıyoruz. Yani yaklaşık olarak 90,000,000,000,000,000. Bu da bir kilogramlık kütleden elde edeceğiniz jul’dür. Yani enerjidir. Teorik olarak 7 milyar hidrojen atomunu tamamen enerjiye dönüştürebilinseydi 10 wattlık bir ampulün saniyenin onda birinde tükettiği enerjiyi elde edebilinirdi.

Böyle az gibi dursa da atomların ne kadar küçük olduğunu unutulmamalı. Çok çok küçük bir kütlede bile trilyonlarca atom bulunabilir. Yani bu mantıkla bir ataçtan bir atom bombası enerjisi çıkarılabilir. İşte bu mantık da nükleer enerjinin mantığıdır en temel haliyle.

Nükleer santrallerde atomlar tamamen yok edilmiyor. Büyük atomlar daha küçük ve dengeli atomlara bölünüyor. Bu süreçte de evdeki beyaz eşyalarda kullanabildiğimiz enerji açığa çıkıyor.

Peki birkaç atomu, hatta çok fazla atomu art arda parçalarsanız ne olur? Zincirleme reaksiyon.

Örneğin Uranyum-235 gibi oldukça ağır bir atomu kullanalım. Bu atomun çekirdeğinde 92 proton ve 143 nötron bulunur. Şimdi buna bir tane nötron fırlatalım. Bu nötronun eklenmesi ile elimizde bir tane Uranyum-236 var. Ancak bu nötron ile birlikte stabil olan uranyum oldukça dengesiz hale gelir. Böylece kısa sürede daha dengeli daha küçük atomlara, baryum ve kriptona bölünür. Bu sırada da çok yüksek bir enerji ile birlikte 3 tane serbest nötron ortaya çıkar.

İşte işin garip kısmı da bu ortada kalan 3 tane serbest nötron. Etrafta başka Uranyum 235 varsa bu başıboş nötronlar bunlara çarparak onları da dengesiz hale getirir. Onlar da bölünerek yine küçük atomlara ve yeni serbest nötronlara ayrılırlar. Ve ortamdaki atom sayısına bağlı olarak bir çığ gibi, zincirleme şekilde ısı halinde dev bir enerji ortaya çıkar.

Bu olay atom bombasında da benzer şekilde işler. Ancak bahsedilen reaksiyonlar bir atom bombasında tamamen kontrolsüz biçimde gerçekleşir ve o yüzden aşırı yok edici bir güç ortaya çıkar. Çünkü tüm bu süreç bir saniyeden bile çok kısa sürede ikiye, dörde, sekize, onaltıya ve çok daha fazlasına kontrolsüz biçimde bölünür. Bu yüzden çok fazla ısı çıkar ve devasa bir etki yapar.

Fakat tüm bu reaksiyonu kontrol etmek mümkün. İşte nükleer santrallerde bu zincirleme reaksiyonlar dikkatli bir şekilde kontrol edilir ve çok daha yavaş bir şekilde sadece reaksiyonu devam ettirebilecek bir hızda gerçekleştirilir.  Öyle ki reaksiyon 10 larca yıl devam edebilir.

Atom bombası ile nükleer santrallerin çalışma mantığı çok benzediği için en başından beri karşı çıkmalaron en büyük nedeni de bu olmuştur. İnsanlar nükleer santrallerin patlamayı ve medeniyeti yeryüzünden silmeyi bekleyen atom bombaları olduğunu düşünüyor.

Nükleer Santraller Atom Bombaları Gibi Patlayabilirler Mi?

Kısa cevabı hayır patlamazlar. Öncelikle nükleer santraller ve atom bombalarında farklı uranyum kullanılır. Hatta bazı atom bombalarında plütonyum da kullanılabilir. Bombalarda inanılmaz saf, zenginleştirilmiş bir uranyum-235 kullanılır. Bunu da doğal şekilde ortaya çıkan uranyumu saflaştırarak elde ederler. Bunun için de kirleticiler, kontaminantların temizlenmesi gerekir. Aksi halde zaten zincirleme reaksiyon gerçekleşmez.

Nükleer santrallerde ise daha doğal daha az saf olan uranyum kullanılır ve artı bir moderatör yani düzenleyici eklenir. Bu moderatör de karbon veya sudan üretilir. Aslında uranyumu bir nevi dönüştürerek zincirleme reaksiyonun kontrollü bir şekilde gerçekleşmesini sağlarlar. Temelde nötronlar yavaşlatılarak reaksiyonun gerçekleşmesi sağlanır. Yani bu moderatör olmadan zaten bir reaksiyonun gerçekleşmesi mümkün değildir.

Hem bombada hem de santralde uranyum kullanılıyor ancak çok farklı işlemlerden geçirilmiş aslında benzer olmayan maddeler ve süreçler söz konusu.

Bir Nükleer Santral Kontrolden Çıkarsa Ne Olur?

Çok yüksek bir enerji açığa çıkar ve reaktör aşırı ısınır. Hatta sonrasında patlama olur fakat bu patlama bir atom bombasına yaklaşamayacak kadar küçük bir patlamadır. Asıl sorun ise tıpkı Çernobil’de de görülen gibi başka aslında.

Asıl sorun moderatör dediğimiz düzenleyicinin erimesi veya yanmasıdır. Bu durumda reaktörde zincirleme reaksiyon gerçekleşmez ancak erime sonrasında reaktör sıvı halde zeminden yeraltı sularına karışabilir. Nispeten küçük patlama ile de radyoaktif materyaller havaya karışarak çok geniş bir alanda hava kirliliğine neden olabilirler . Yani nükleer santrallerde sorunumuz patlama değil ciddi sonuçları olan bir kirliliktir. Çok geniş bir alana yayılan radyoaktif toz bulutları.

Tamamen kontrollü ve işin uzmanları tarafından kurulan ve yürütülen, tüm yönetmeliklere ve bilimsel gerekliliklere uygun şekilde işletilen nükleer santraller oldukça güvenilirdir.

Destekleyenlerin bır kısmı da enerji üretimi açısından çevreye en az zararı veren, sera gazı emisyonu çok daha az olan nükleer enerji alternatifi destekliyor. Kömür, petrol veya doğal gazdan elde edilecek enerjiden çok daha iyi olduğunu söylüyorlar.

Fakat buna karşı çıkanların da tarihteki örnekler ile birlikte eli güçlü. Öte yandan nükleer santrallerin atıkları da oldukça az olmasına rağmen saklanması ve bertaraf edilmesi çok zor. Bu uzun süreler boyunca radyoaktif özelliklerini taşımaktalar. Bir diğer konu ise santrallerin yan ürünlerinden de nükleer silahlar yapılabiliyor olması. Bu açıdan da karşı çıkanlar bulunuyor.

Fukushima Kazası Tekrar Olabilir mi?

Rusya yurtiçi ve yurtdışında inşa ettiği nükleer santrallerinde, Fukushima NGS(Nükleer Güç Santrali)’de oluşan kaza ihtimalini yok etmek için tedbirler almıştır. Rus uzmanları tarafından projelendirilen NGS’lerde derinlemesine güvenlik (çok kademeli emniyet) sistemi ve yenilikler bulunuyor. Bunlar: tuzak sistemi ve NGS’de elektrik kesildiğinde reaktörü kapatan, pasif ısı giderme sistemi gibi sistemler uygulamıştır. Bu sistemler,  Ülkemizde inşa edilen Akkuyu NGS de dahil olmak üzere Rus uzmanları tarafından projelendirilen tüm NGS’lerde mevcuttur. Fukushima NGS’de ise bu emniyet kademeleri bulunmuyordu. O yüzden böyle bir olayın gerçekleşme oranı çok düşük

Nükleer Santrallerin Artıları

  • Birkaç çok büyük kömür santralinden veya 1000’lerce rüzgar türbininden elde edebileceğiniz enerjiyi tek bir santralden elde edebilir.
  • Nükleer santraller fosil santrallere göre çok daha düşük karbon emisyonlarına sahiptir.
  • Nükleer santrallere sahip bir ülke özellikle yurtdışından gelecek petrole ya da başka ülkelerden enerji ihraç etmeye çok daha az bağımlı olurlar ve bu da ekonomik ve siyasi bağımsızlık açısından çok büyük bir avantaj oluşturur.

Nükleer Santrallerin Eksileri

  • Nükleer atıklar çok uzun süre radyoaktif özelliğini sürdürür ve bu nedenle yok edilmesi çok zordur.
  • Nükleer santraller aslında bir sürdürülebilir veya yenilenebilir enerji biçimi değildir. Çünkü uranyuma ihtiyaç vardır.
  • Çok fazla miktarda soğutma suyuna ihtiyaç duyulduğu için genellikle kıyı kesimlerine inşa edilirler bu yüzden depremler veya yükselen su seviyelerine karşı risk altındadırlar.
  • Bir nükleer santral ömrünü doldurduğunda bu santralin işletmeden çıkarılması her anlamda çok zor ve pahalıdır.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda sizce nükleer santraller bir avantaj mıdır yoksa dezavantaj mıdır? Fikirlerinizi yorum yazarak belirtebilirsiniz.

]]>
Mon, 25 Jan 2021 18:50:56 +0300 tiger
OnePlus 9 ve 9 Pro'nun Temel Özellikleri Ortaya Çıktı https://www.ustayazar.com/OnePlus-9-ve-9-Pronun-temel-ozellikleri-aciklandi https://www.ustayazar.com/OnePlus-9-ve-9-Pronun-temel-ozellikleri-aciklandi OnePlus 9 ve 9 Pro'nun Mart ayında gelmesi bekleniyor. Sızdırılan görüntüler, her iki akıllı telefonun da delikli ekrana sahip olacağını ortaya çıkardı. Bu iki telefondaki kamera delikleri yaklaşık 3,8 mm olacak.

Bu bilgi güvenilir bir kaynak olan Digital Chat Station'dan geliyor. OnePlus 9 Pro'nun 6.78 "QHD + 120Hz kavisli ekran ile gelmesi bekleniyor.  OnePlus 9'un ise 6.55" FullHD + 120Hz ekrana sahip olacak. Ek olarak kaynak, OnePlus 9 ve 9 Pro'nun sırasıyla 8 mm ve 8,5 mm kalınlığında olacağını, ancak hiçbirinin 200 gramdan fazla ağır olmayacağını söyledi.

Her iki akıllı telefonda bir Snapdragon 888 SoC'ye sahip olacak . Büyük olasılıkla 65W kablolu şarjı destekleyecek ve 4.500 mAh pillerle geleceği bekleniyor. Pro modelinin 45W kablosuz şarj özelliğine de sahip olduğu söyleniyor.

Bütün bu sızdırmalar güvenilir kaynaklardan yapılıyor ama tabiki şu anlık resmi bir açıklama bulunmamakta. Bütün bunlarla beraber OnePlus'ın yeni telefonları için Mart ayını bekleyeceğiz gibi gözüküyor

]]>
Sun, 24 Jan 2021 20:47:28 +0300 tiger
Yerli İHA Fabrikası Açıldı https://www.ustayazar.com/Yerli-IHA-Fabrikası-Acildi https://www.ustayazar.com/Yerli-IHA-Fabrikası-Acildi Yerli teknoloji şirketi olan Lapis Havacılık'ın başkentte açtığı insansız hava aracı (İHA) fabrikası üretime başladı. 2015 yılında kurulan şirket 3500 metrekarelik fabrikasında ayda 150 tane İHA üretmeyi planlıyor.

Tasarımı bizzat Lapis Havacılık'a ait olan Lap 60 ve VTOL ismindeki iki hava aracı modelinin seri üretimi yapılacak.  Anadolu OSB'de kurulan fabrika ayda 150 adet Lap 60 ve yılda 50 adet VTOL modeli üretim kapasitesine sahip.

Tam  otonom ve çok rotorlu sisteme sahip olan Lap 60, savunma sanayii başta olmak üzere iletişim, kargo, tarım ve afet yönetimi gibi sivil amaçlarda da kullanılabilecek. Ayrıca 1 saat hava kalma süresine sahip Lap 60, 10 kilometre mesafe de kat edebiliyor. VTOL modeli ise 40 kilometre menzile sahip olup uçuş süresi de 6 saat.

Bu araçların ülkemize en çok sağladığı avantajlardan biri ise tamamen özgün bir yazılımı olduğu için dış kaynaklı bazı platformların uçamadığı bölgelerde çok rahat şekilde uçabiliyor olması. Şirketin bir değindiği nokta ise ürünlerinin müşterinin ihtiyaçlarına göre hızlıca geri dönüş yapılabilmesi.

Lapis Havacılık Yönetim Kurulu Başkanı Osman Sevgi, şunları aktardı:  "Yakın zamanda TEİAŞ ile ilgili bir tanıtımımız oldu. Enerji nakil hatlarının arıza tespitinde bu tür sistemleri kullanarak uzaktan görüntüleme sistemleri, yapay zeka ile görüntü işlemeyle raporlamaya yönelik çalışmamız oldu. Çok başarılı bir demo yapıldı. Lap 60 isimli araç, savunmada olduğu gibi afet yönetimi olsun, yangın tespit, boru hattı kontrolü olsun, enerji nakil hatlarının arıza tespiti, kargo taşıma gibi çok farkı alanlarda kullanılabilir."

33 kişilik bir ekipin çalıştığı tesiste İHA'ların yanı sıra 2 ve 3 eksenli gimbal üretimi de yapılıyor.  Lapis Havacılık  ürünleri ile Türk savunma sektörünün yanı sıra ihracat da hedefliyor.

]]>
Sat, 23 Jan 2021 23:56:45 +0300 tiger
Wifi 6 bize ne sunacak? https://www.ustayazar.com/Wifi-6-bize-ne-sunacak https://www.ustayazar.com/Wifi-6-bize-ne-sunacak Wifi 5 teknolojisinin ardından wifi 6 teknolojisinin çıkması beklenirken wifi 6 teknolojisi bizlere ne sunacak? Elbette belirli bir hız sunsa da tek avantajı hız değil. 

Wifi 6 bizlere wifi 5'ten tam 3 kat daha fazla hız sunması bekleniyor.  Wifi 6 yani 802.11ax teknolojisi'nin bizlere sunduğu belki de en önemli özelliği çoklu erişim desteği. Bu sayede bir çok cihaz internet  ağına bağlıyken herhangi bir hız kaybı, yavaşlama, ping, tıkanma gibi sorunlar çözülüyor. Çok sayıda internet ağına bağlanan elektronik cihazın internet verimliliği artıyor.

Bir diğer özelliği ise Wifi 6 teknolojisi ile ağa renk atanması. Bu BSS Color teknolojisi ile birlikte artık wifi sinyalleri karışmıyor.  Evinizdeki ağ cihazları her yerden gelen sinyalleri almaya çalışır ve bu yüzden performans kaybı yaşanır. Ama bu teknoloji ile birlikte bu kayıplar aşılıyor ve tek bir ağa temiz bir şekilde bağlanılabiliyor. Örneğin komşunuzun ağ rengi kırmızı iken sizinki yeşil oluyor.  Yönlendirici wifi 6 teknolojisi ile sadece yeşil renkteki sinyalleri takip ediyor. Bu sayade performans yükseliyor.

Wifi 6 teknolojisinin tam çıkış tarihi belli olmasa da çıktığında büyük bir ses getireceği kesin duruyor.

]]>
Wed, 06 Jan 2021 15:17:45 +0300 tiger
Xiaomi Mi 10i 5G Akıllı Telefonu Geliyor! https://www.ustayazar.com/Xiaomi-Mi-10i-5G-Akıllı-Telefonu-Geliyor https://www.ustayazar.com/Xiaomi-Mi-10i-5G-Akıllı-Telefonu-Geliyor Xiaomi uygun fiyatlı yeni bir amiral gemisi ayarında akıllı telefonu olan Mi 10i 5G'yi tanıttı.

Fiyat performans cihazı diyebileceiğimiz Xiaomi'nin bu modelinde 6,67 inçlik Full HD+ IPS bir LCD panel yer alıyor. Nokta çentiğe sahip bu ekran 120 Hz tazeleme hızı sunuyor. Ayrıca bu ekran gorilla glass 5 ile korunmakta.

287 USD başlangıç fiyatına sahip olan bu telefon Snapdragon 750G 'den gücünü alıyor ve 6/8 GB ram seçenekleri mevcut.

Xiaomi Mi 10i 5G özellikleri

  • Snapdragon 750Gyonga seti
  • 6GB/8GB LPDDR4x RAM
  • 64GB/128GB UFS 2.2 depolama
  • 108MP ARKA KAMERA
  • 8MP geniş açılı sensör
  • 2MP derinlik ve makro sensör
  • 4K 30fps  Video kaydı imkanı
  • 16MP Ön kamera
  • WiFi 5
  • Bluetooth 5.1
  •  4820mAh batarya
  • 33W hızlı şarj
  • NFC
  • Stereo hoparlör

Xiaomi Mi 10i 5G Fiyatları;

  • 6 GB RAM + 64 GB –> 287 USD
  • 8 GB RAM + 128 GB –> 300 USD
  • 8 GB RAM + 128 GB –> 328 USD

]]>
Wed, 06 Jan 2021 14:01:03 +0300 tiger
Samsung Yeni Telefonunu Tanıttı https://www.ustayazar.com/Samsung-Yeni-Telefonunu-Tanıttı https://www.ustayazar.com/Samsung-Yeni-Telefonunu-Tanıttı Samsung'un 135 Dolarlık yeni akıllı telefonu Galaxy M02s çıktı.  6,5 inç ekrana ve snapdragon 450 yongaya sahip bu telefon ayrıca 4 GB ram'e de sahip.

Güney koreli teknoloji devi Samsung akıllı telefon marketine yeni bir ürünle geliyor. Galaxy M serisinin içinde olan M02s plastik çerçeveye ve 5000 mAh pil kapasitesine sahip. 

6,5 inç 720 x 1560 LCD ekrana sahip Samsung Galaxy M02s 'in panel boyutu ise 19:9 en boy oranı sunuyor.  Ayrıca Galaxy M02s modeli 15 W hızlı şarj desteğine de sahip.

Kamera özellikleri

Samsung Galaxy M02s'in arka tarafında üç adet kamera var:

  1. 13 megapiksel ana kamera
  2. 2 megapiksel makro sensör
  3. 2 megapiksel derinlik sensörü

Galaxy M02s ön tarafında ise 5 megapiksellik bir selfie kamerası sunuyor.

Cihazın diğer özelliklerini

  1. Wi-Fi
  2. Bluetooth 5.0
  3. GPS
  4. Micro-USB
  5. 3.5 mm kulaklık girişi

Samsung bu modelinde fiyatı uygun tutmaktan mıdır bilinmez parmak izi sensörüne yer vermemiş.

Samsung Galaxy M02s'in 7 ocaktan itibaren ilk olarak Hindistan pazarına 135 USD'ye çıkması bekleniyor.

]]>
Wed, 06 Jan 2021 13:30:50 +0300 tiger
Türksat 5A'nın Fırlatılma Tarihi Yine Değişti! https://www.ustayazar.com/Türksat-5Anın-Fırlatılma-tarihi https://www.ustayazar.com/Türksat-5Anın-Fırlatılma-tarihi Daha önce kasım ayında fırlatılması beklenen Türksat 5 A uydusu 5 ocak 2021'e ertelenmişti. Maalesef bu tarih bir kez daha ertelenerek 8 Ocak 2021 TSİ 04.26 'ya alındı.

Türksat 5 A uydusu bütün bu ertelemelerle beraber eğer 8 Ocakta kalkışa geçerse yörüngesine girmesi de 4 ay sürecek. Türksat 5A; Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Orta Batı Afrika ,Kuzey Afrika, ,Güney Afrika, Ege Denizi,Akdeniz,  ve Karadeniz'in bulunduğu bölgede veri haberleşmesi ve televizyon yayıncılığı hizmeti sunacak. Airbus işbirliği ile yapılan ve %20 yerlilik oranı olan Türksat 5 A uydusunun kalkışı SPACEX şirketinin 2021 yılındaki ilk uzay görevi olacak.

]]>
Tue, 05 Jan 2021 14:08:59 +0300 tiger
Tesla model 3 otopilot ile sürücü desteği olmadan tam 600 km gitti. https://www.ustayazar.com/Tesla-600-km-gitti https://www.ustayazar.com/Tesla-600-km-gitti Tesla Model 3  San Francisco'dan Los Angeles'a tam otonom bir şekilde 600 kilometre gitmeyi başardı. Geliştirilmeye halan devam edilen tam otonom sürüş(FSD)  testleri geçtiğimiz yılın Ekim ayında başlamıştı.

Bu testler kapsamında San Francisco'dan Los Angeles'a yola çıkan sürücü genel anlamda sistemden memnun kalsa da sistemde birkaç eksiğin olduğuna da değiniyor. Sürücü önüne çıkan engeli geçmek için bir süreliğine direksiyonu eline almış. Öyle ki sürücü benzin istasyonuna vardığında araca müdahale etmek zorunda kalmış. Ayrıca sürücü gereksiz şerit değiştirdiğini, garip davrandığını söylüyor.

Bütün bunlara rağmen Tesla'nın uzun zamandır geliştirdiği tam otonom sürüş sistemi (FSD) 'nin başarısı takdire şayan.  

İşte o 600 km'lik sürüş;

]]>
Mon, 04 Jan 2021 21:24:32 +0300 tiger
Araç Muayene Ücretlerine Zam: 2021 tarifesi! https://www.ustayazar.com/Araç-Muayene-Ücretlerine-Zam https://www.ustayazar.com/Araç-Muayene-Ücretlerine-Zam Yeni yılla birlikte bitmek bilmeyen zamlar gelmeye devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de araç muayene ücretlerine yapılan zamlar. Tüvtürk resmi sitesine göre araç muayene ücretlerine güncelleme geldi. Bu güncellemeyle beraber fiyatlara yüzde 9,11 zam geldi. Artık 2021 yılında muayane ücretleri otomobiller için: 372,88 TL'ye ,Otobüs, kamyon, çekici ve tankerler için: 503,86 TL'ye, traktör (römorklu, römorksuz), motosiklet ve motorlu bisiklet için: 189,98 TL'ye yükseldi. Egzoz muayene ücreti ise 10 tl zamlanarak 90 TL oldu. 

]]>
Mon, 04 Jan 2021 18:41:04 +0300 tiger