Usta Yazar | Yazdıkça Ustalaş, Ustalaştıkça Kazan & pd_uluesra https://www.ustayazar.com/rss/author/uluesra Usta Yazar | Yazdıkça Ustalaş, Ustalaştıkça Kazan & pd_uluesra tr Copyright 2023 Usta Yazar& All Rights Reserved. YAPAY DÜNYA&WESTWORLD https://www.ustayazar.com/yapay-dunya-westworld https://www.ustayazar.com/yapay-dunya-westworld Bilim kurgu dizi ve film sevenler ekran başına...

Nefesinizi kesecek bir dizi. Bilim kurgu türünde bir başyapıt olan Westworld hakkında özellikle hayranları Westworld gerçek olabilir mi ve Westworld gerçek mi gibi sorular sormaktadır. Peki Westworld dizisinin konusu nedir?

İnsanların aslında yasal olarak yapamadıkları şeyleri yapmak için para ödeyerek geldikleri yapay bir dünya Westworld. Bu dünyanın içerisinde bilinçsizce aynı günü yaşayan aynı replikleri tekrarlayan robotlar mevcut. Westworld dünyasındaki simülasyon karakterler, günlük işlerini yaparken hiçbir şekilde varlıklarını sorgulamamaktadır. Bir simülasyon içinde yaşadıklarının farkında olmayan karakterler kendilerini gerçek dünyada gibi görür. İzlerken, böyle bir durumda yaşadığımız durumun gerçek mi yoksa simülasyon mu olduğunu ayırt etmemizin mümkün olmadığını düşünüyor insan zaman zaman. Sahneler, replikler, karakterlerin kendinen oldukç emin yaşantıları o kadar gerçekçi ki... Çarpıcı bir çok sahne yer alıyor dizide. İnsanların robotlara her istediklerini yapabilecekleri, örneğin onları öldürebilecekleri ve istismar edebilecekleri bir dünya. Konusu itibariyle oldukça karanlık. Robotlar ise tamamen insanların emrinde. Ama bir hata sonucu bilinç kazanmaya başlayan bazı robotlarla işler değişmeye başlıyor. Dizi buradan itibaren sürükleyici bir hal alıyor. Bu kadar spoiler yeter :)

Westworld, HBO kanalının Game of Thrones’dan sonraki en iddialı yapımı. Yüksek bütçelerle çekilen bir dizi. Dizinin ilk sezonunun HBO’ya maliyeti 54 milyon dolara mal olduğu söyleniyor.İlk sezondaki bölümler ise 12 milyona yakın kişi tarafından izlendi. 1. ve 2. sezon 10'ar bölümden, 3. sezon ise 8 bölümden oluşuyor. Bölümler ortalama 1 saat şeklinde çekilmiş. (Ama izlerken 10 dk gibi geçiyor :) ) Şu tarihlerde dizinin 4. sezonu yayınlanıyor. İnternetteki bazı sitelerde diziyi bulabilirsiniz. Araştırdığınızda bir çok yazı ve video da bulabilirsiniz. Ama sizlere tavsiyem önce diziyi izleyin sonra araştırıp dizi hakkındaki yazı ve videolara bakın. Çünkü taşlar ancak o zaman oturuyor. Diziyi izlerken fark etmediğiniz bir çok detay hakkında çekilmiş açıklayıcı video ve yazıyla kafanızda netliğe kavuşuyor. Farkındalığı ve zihni zorlayan, izleyiciyi düşündüren bir dizi. Çekimleri de oldukça kaliteli.

Bilim kurgu sevenler veya etkileyici-düşündürcü dizi ve film severler kesinlikle kaçırmamanız gereken bir dizi. 

İzleyeceklere şimdiden İyi Seyirler :)

]]>
Mon, 03 Oct 2022 11:54:34 +0300 pd_uluesra
EKİNOKS & GÜN EŞİTLİĞİ (23 EYLÜL&21 MART) https://www.ustayazar.com/ekinoks-gun-esitligi-23-eylul-21-mart https://www.ustayazar.com/ekinoks-gun-esitligi-23-eylul-21-mart Kuzey ve Güney Yarım Küre’de yılda iki kez gece ve gündüz aynı uzunlukta olur. Bu olaya ekinoks denir. Ekinoks Latince “aequus” (eşit) ve “nox” (gece) kelimelerinden gelir. 21 Mart ve 23 Eylül Ekinoksu veya İlkbahar ve Sonbahar Ekinoksu olarakta isimlendirilirler.

Bu tarihlerin ortak özellikleri şunlardır:

  • Güneş ışınları öğle vakti Ekvator’a dik açı (90°'lik) ile düşer.
  • Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer.
  • Gölge boyu ekvatorda sıfır olur.
  • Güneş her iki kutup noktasında da görülür ve Dünya’da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur.
  • Aynı meridyen üzerindeki tüm noktalarda Güneş aynı anda doğup batar.

21 Mart Ekinoksu:

  • Türkiye Kuzey Yarım Küre’de yer alıyor bu sebeple 21 Mart ekinoksu ilkbaharın başlangıcı sayılır ve gündüzler uzamaya geceler kısalmaya başlar.
  • Güney Yarım Küre’de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. 
  • Kuzey Yarım Küre’de ise gündüzler, gecelerden uzun olmaya başlar. 
  • Güney Yarım Kürede sonbahar başlangıcıdır. Kuzey Yarım Kürede ise ilkbahar başlangıcıdır.
  • Güney Kutup Noktasında altı aylık gece, Kuzey Kutup Noktasında altı aylık gündüz başlar.

23 Eylül Ekinoksu:

  • Güney Yarım Kürede ilkbahar başlangıcıdır. Kuzey Yarım Kürede ise sonbahar başlangıcıdır.
  • Güney Yarım Küre’de gündüzler, gecelerden uzun olmaya başlar. 
  • Kuzey Yarım Küre’de ise geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. 
  • Güney Kutup Noktasında altı aylık gündüz, Kuzey Kutup Noktasında altı aylık gece başlar.

Peki neden 23 Eylül ekinoksu iki gün gecikir?

         Dünya’nın yörüngesi elips şeklindedir. Bu yüzde dönem dönem güneşe yaklaşır ve uzaklaşır. Dünya’nın güneşe en yakın olduğu tarih 3 Ocak’tır. Güneş ışınlarının geliş açısı daha eğik geldiği için sıcaklıkların artması ile ilgili bir durum yaşanmaz. 3 Ocak tarihi “günberi” olarakta adlandırılır. Güneşe en yakın konumda olan Dünya’nın çekim kuvveti artar ve yörüngedeki hızı da artmış olur.

Dünya’nın güneşe en uzak olduğu tarih ise 4 Temmuz’dur. Bu tarih “günöte” olarakta adlandırılır. 4 Temmuz da güneşe en uzak konumda olan Dünya’nın çekim kuvveti azalır ve hızı yavaşlar. Dünyanın dönüş hızının yavaşlaması sebebiyle Kuzey Yarım Küre de yaz mevsimi 2 gün daha uzun yaşanır. Yani 21 Eylül de gerçekleşmesi gereken ekinoks bu sebeple 2 gün sonra gerçekleşir.

]]>
Mon, 19 Sep 2022 15:18:59 +0300 pd_uluesra
TRANSAKSİYONEL ANALİZ https://www.ustayazar.com/transaksiyonel-analiz https://www.ustayazar.com/transaksiyonel-analiz TRANSAKSİYONEL ANALİZ

Transaksiyonel Analiz Kuramı Nedir?

İnsan doğuştan sosyal bir varlıktır. Bebekken dahi dokunuşlarla, bakışlarla ve seslerle çevremizle iletişim kurarız. Kurduğumuz iletişim neticesinde de dünyaya dair öğrenmemiz gerekenleri öğreniriz. İlk sosyal çevremiz bakım veren kişiler yani ailemizdir. Büyüdükçe akrabalarımızdan, komşularımızdan, arkadaşlarımızdan, iş arkadaşlarımızdan oluşan farklı sosyal çevreler oluştururuz.  Farklı biçimlerde iletişim kurmaya ve sosyalleşmeye devam ederiz. Tranksaksiyonel Analiz Kuramı da tam olarak bunun üzerinde durur. Bu kuramı iletişimin analizi olarak Türkçeye çevirebiliriz. Kişinin aktif olarak kullandığı 3 ego durumu olduğunu söyler: yetişkin, ebeveyn ve çocuk. Bu ego durumlarına müdahale ederek ilişki ve iletişim problemlerinin çözülmesinde destek olan bir terapi yaklaşımıdır.  Eric Berne tarafından geliştirilen bir kuramdır. 1964 yılında Uluslararası Transaksiyonel Analiz Derneği kurulmuştur. Şu anda bir çok psikolog ve psikiyatrist tarafından kabul göre ve kullanılan bir kuramdır.

Kişilik, kişiler arası ilişkiler, iletişim, gelişim, yaşam, psikoterapi gibi çok geniş bir yelpaze üzerinde insan davranışını açıklayan bir yaklaşımdır. Kişi doğduğunda sağlıklı bir dünya algısına sahiptir. Fakat yıllar içerisinde edindiği deneyimlerle bu algı değişebilir. Bu kurama göre kişilik yapılarımız söz edilen ego durumlarıyla bağlantı içerisindedir. Bireyler hayatlarının her anında bu ego durumlarına uygun biçimde düşünür, bu durumlara uygun duygular hisseder ve hareket ederler. Yani kurama göre kurduğumuz iletişimlerde bu ego durumlardan birine uygun düşünür, duygulanır, hareket ederiz. Devamlı olarak tek bir ego durumu kullanılmaz, duruma göre 3 ego durumunu da kullanırız. Sağlıklı bireyler üç ego durumunu da dengeli bir şekilde kullanırken, bazıları birinde ya da ikisinde daha fazla duruyor olabilir.

Şimdi bu ego durumlarını biraz inceleyelim;

Çocuk Ego Durumu:  0-7 arası kayıtları kapsar. Çocukluk döneminde yaşanan duygu, düşünce ve davranışlardır. Kişi yıllar geçse de çocuk ego durumunda davrandığında aslında geçmişi tekrar eder. Canları ne isterse onu yapan, sorumluluklarını önemsemeyen, daha çocuksu davranışlara sahip olan ve olaylar karşısında vurdumduymaz olabilen kişilik özelliklerine sahiptirler.

Ebeveyn Ego Durumu:  Çocukluk dönemimizde bakım verenimiz, anne babalarımız ve çevremizdeki otorite figürlerine ilişkin kayıtları kapsar. İlerleyen yıllarda onlar gibi düşünür, davranır ve onlar gibi tepkiler veririz. Bireylerin büyürken çevresinde rol model aldıkları kişilerin duygu davranış ve düşüncelerini içselleştirmesi sonucu oluşur. Kişi bu seçimi bilinçli yapmaz, bilinçaltı kimi ve hangi tutumları içselleştireceğini kendi seçer. Örneğin, annemizin beğenmediğimiz bir tutumunu çocukken bilinçdışımız içselleştirmişse yıllar geçince benzer durumla karşılaşınca onun gibi tepkiler verebilir ve davranabilir. Büyüdükçe ebeveynlerimize fark ettiğiniz anları düşünün :)

Yetişkin Ego Durumu:  Şimdi ve burada ilkesine göre hareket edebilen, sağduyulu, disiplinli, anlamaya sorgulamaya çabalayan, mantıklı ve objektif yanımızdır.

Terapide hedef, kişinin kurduğu yanlış iletişim biçimlerini fark edip, yetişkin ego durumuna yaklaşmasıdır. Tabiki her birimiz zaman zaman 3 ego durumunu da kullanmaktayız. Ama önemli olan ihtiyaçlarımız doğrultusunda ve oranında  bu ego durumlarını kullanabilmektir. Eğer ilginizi çektiyse bu kuramla ilgili bir çok kitap bulunmaktadır. Daha geniş kapsamlı okuyarak bilgi edinebilir ve kendi iletişimlerinizde kullandığınız ego durumlarını fark edebilirsiniz.Psikoloji alanındaki yazılarım devam edecek. Takipte kalın :) Aklınıza takılanları yorumlarda sorabilirsiniz. 

]]>
Thu, 15 Sep 2022 14:39:32 +0300 pd_uluesra
MEZUNA KALMANIN PSİKOLOJİSİ https://www.ustayazar.com/mezuna-kalmanin-psikolojisi https://www.ustayazar.com/mezuna-kalmanin-psikolojisi MEZUNA KALMALI MIYIM?

  • Mezuna kalmalı mıyım? Nasıl karar vereceğim? ;
  1. Sınıfta veya mezun senende YKS’ ye hazırlandın fakat istediğin sonucu elde edemedin. Şimdi ne yapmalısın? Mezuna kalmak seni korkutuyor olabilir. 9-10 ay boyunca tüm konuları sil baştan çalışmak, belirsizlik dolu bir süreçten geçmek elbette ki zor. Ama bu çalışmanın neticesinde istediğin başarıyı elde ettiğinde kendine sunacağın istediğin meslek olacak. Bu sebeple denemeye değmez mi? Sen kendine istediğin hayatı vermezsen eğer kimse sana veremez bunu unutma. Keyif alarak yaptığın bir meslekte olmak demek çok şey demek bunu iş hayatına geçtiğinizde anlayacaksınız. İş hayatına geçtiğiniz zaman göreceksiniz ki vaktinizin büyük bir kısmı işte geçiyor. Eğer o süreçte sevdiğiniz istediğiniz işi yapıyorsanız şanslısınız. Yoksa saatleri günleri saymaya başlayacak sadece para karşılığında yapmak zorunda hissedeceğiniz birtakım işleri yapıyor olacaksınız.

          Hayalinizdeki meslek için MEZUNA KALMAKTAN çekinmeyin. İnanın, Değer!

  • Peki çalışmaya nereden başlayacağım? ;

         Geçtiğimiz yıl az ya da çok çalışarak geçirdin. Şimdi otur kendine bir çalışma ajandası yap. Sorumlu olduğun dersleri ve konuları yaz ya da             çıktı alıp ajandana yapıştır. Hangi gün evdesin hangi gün dersin var bir zaman çizelgesi yap. Hangi zamanların çalışmak için en verimli, ne             zaman deneme çözeceksin çizelgende belli olsun. Bu sana gereksiz gibi görünse de seni çok disipline edecek buna emin olabilirsin. Ayrıca             zamanını planlamak seni çok çalışmak yükünden kurtarıp verimli çalışmana yarıyor. Sınava hazırlıkta önemli olan çok çalışmak değil                 verimli çalışmaktır. Çizelgende muhakkak kendine ayırdığın bir zaman dilimin olsun. O zamanı sadece kendine ayır dizi mi izlemek                      istiyorsun izle arkadaşlarınla mı buluşacaksın buluş maça mı gideceksin git. O saatler sana özel sınava çalışmak dışında kendine iyi                        gelecek  aktivitelerin olsun. Sana iyi gelecek stresini yönetmene ve motivasyonunu sürdürmene yarayacak bu aktiviteler. Kendine zaman              ayırmayı unutm.

 

  • Eksiklerinden korkma, önceliği onlara ayır. ;

          Kendi öğrenciliğimden ve de rehber öğretmen olarak çalıştığım dönemdeki öğrencilerimden bildiğim üzere genelde sevdiğimiz ve                            yapabildiğimiz derslere çalışır zorlandıklarımızdan kaçarız. Oysaki sınavda soru katsayıları eşittir. Tüm derslerden biraz da olsa yapmaya                ihtiyacımız var. Süreçte çalışmadığımız ders olmamalı. Her dersin muhakkak çalıştığımız takdirde yapabileceğimiz konuları vardır. Çok                    zorlansak dahi belli başlı konularını çalışıp yapabildiğimiz sorular üzerine odaklanmalıyız.

 

  • Deneme çözmek senin için fırsattır. ;

          Deneme çözmekten kaçma. Mezun olarak bilmediğin konu yok. O yüzden deneme çözmeye erkenden başla ileri tarihe atma. Çok deneme              çözmek senin sınav ve zaman yönetimi kazanmanı sağlayacak. Sınav sürecinde stresini nasıl yöneteceğini ancak onu tekrar tekrar                          deneyerek kazanabilirsin.

          Deneme çözmekten daha önemli olan şey denemeyi analiz etmektir. Deneme demek sadece netlerini görmek demek değildir.                          Denemeden sonra oturun ve hangi konulardan soru kaçırdığınıza bakın. Konu eksikliğinden mi soruyu yanlış yapmışsınız dikkat                              eksikliğinden mi ya da sınav stresinden mi?  Bunun nedenini tespit ettiğinizde ve çözüme kavuşturduğunuzda sonraki denemelerde aynı                  yerden soru kaçırmazsınız.

 

  • Sınav kaygısını yoğun yaşıyorsanız bir uzmandan destek alın. ;

          Sınav kaygısı hepimizin yaşadığı bir durumdur. Eğer kaygınız normalden fazla ise beslenmenize, uykunuza, fizyolojik sağlığınıza etki                      ediyorsa bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin. Sınavda başarılı olmanın ön koşulu fizyolojik ve psikolojik olarak sağlıklı                        olmaktır. Bunu son aylara ertelemeyin. Ne kadar erken destek almaya başlarsınız o kadar erken faydasını görmeye başlarsınız. Sınavın bir            bitiş değil hayal ettiğiniz hayata geçiş için bir basamak olduğunu bilin. Sınav başarısı akademiktir, hayattaki başarımızı mutluluğumuzu                   garanti etmez. Puanlar ve sıralamalara çok fazla anlam yüklemeyin. Duygusal düşünmeden sınavda istediğinizi elde etmek için ne                           yapmanız gerekiyorsa yapın ve o basamağı geçin.

 

Hepinize sınava hazırlık sürecinde ve YKS’de başarılar gençler...

 

 

 

“Sonu mutluluğa varan bir yol yoktur; Yol mutluluğun kendisidir.”

GAUTAMA BUDDHA

 

]]>
Wed, 14 Sep 2022 15:20:06 +0300 pd_uluesra
LGS NEDİR? https://www.ustayazar.com/lgs-nedir https://www.ustayazar.com/lgs-nedir LGS NEDİR? LGS'YE NASIL HAZIRLANMALIYIM?

 

 

LİSELERE GEÇİŞ SINAVI NEDİR?

 

LGS, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen bir geçiş sınavıdır. Liselere Geçiş Sistemi kapsamında uygulanan Merkezî Sınav, sınav ile öğrenci alan liselere (Sosyal Bilimler Liseleri, Fen Liseleri, Anadolu İmam Hatip Liseleri, Özel Program ve Proje Uygulayan Ortaöğretim Kurumları) öğrenci seçmek amacıyla uygulanmaktadır.

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM                                                                        

SÖZEL ALAN                                                                   

SÜRE: 75 DK                                                                       

ALT TESTLER

SORU SAYISI

TÜRKÇE

20

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK

10

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

10

YABANCI DİL

10

             

İKİNCİ OTURUM                                                                        

SAYISAL ALAN                                                                   

SÜRE: 80 DK 

ALT TESTLER

SORU SAYISI

MATEMATİK

20

FEN BİLİMLERİ

20

 

 

*LGS Ağırlıklı Puanlar Hesaplanırken Esas Alınacak Ağırlık Katsayıları

ALT TESTLER

AĞIRLIK KATSAYILARI

TÜRKÇE

4

MATEMATİK

4

FEN BİLİMLERİ

4

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK

1

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

1

YABANCI DİL

1

Yukarıdaki tablolarda LGS kapsamındaki oturumlar,soru sayıları ve soruların sınavdaki katsayıları verilmiştir. Sınava hazırlık sürecinin en önemli temel taşlarından biri de sınavı tanımak ve iyi analiz etmektir. Görüldüğü üzere sayısal alandaki Matematik ve Fen Bilimleri testlerinin, sözel alandaki Türkçe testinin katsayıları İnkılap, Din ve İngilizce derslerine göre daha fazladır. Ders çalışma programı hazırlarken veya çalışmalarımızı öncelik sırasına göre ayarlarken bu dikkat edilmesi gereken bir husustur. Zaman planlaması yaparken bu derslere daha fazla zaman ayırmak gerekir. Bu testlerde çözeceğiniz bir soru diğer testlerdeki bir soruya göre daha fazla getiriye sahiptir. Aman dikkat! bu diğer derslere çalışmayın demek değildir. Tüm derslere çalışmalısınız. Fakat zaman planlaması yaparken ağırlıklı derslere diğerlerine göre daha fazla zaman ayırmalısınız. 

Sınava çalışmalarınıza dair birkaç öneri:

  • Çalışma ortamınızı toplu ve düzenli tutun.
  • Masanızda sadece çalışacağınız dersin defteri ve kitabı olsun.
  • Planlı programlı çalışmayı alışkanlık edinin. 
  • Çalışmalarınızı bol soru çözerek pekiştirin. Mümkünse farklı yayınlardan çözün. Gelebilecek her soru tipine aşina olursunuz.

ve son olarak: Başarmak için önemli olanın çok çalışmak değil doğru çalışmak olduğunu bilin. Hepinize bu süreçte başarılar. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle :)

]]>
Fri, 09 Sep 2022 18:01:18 +0300 pd_uluesra
MASKELERİNİ ÇIKART https://www.ustayazar.com/tum-kalelerini-ellerinle-teslim-etmek https://www.ustayazar.com/tum-kalelerini-ellerinle-teslim-etmek Terapiye başladığınızda nasıl mı hissedeceksiniz. Karmaşık duygular yumağının içine hapsolmuş gibi. Bazen o yumağı çözecek güce sahipmişsiniz ama bazen de sonsuza dek orada kalacakmışsınız gibi...

Terapiye başlama karar aşaması bile zordur. Gitmekle gitmemek arasında kalırsınız bir süre. Hayatınızda duygusal yada düşünsel bir şeyleri değiştirmek istersiniz. Nasıl yapacağınızı nereden başlayacağınızı bilemez desteğe ihtiyaç duyarsınız.  Başladığınız ilk zamanlarda bazen ayaklarınız geri geri gider bazen anlatmanız gerekenleri değil seansı doldurmak için gündelik konulardan bahseder asıl konudan kaçarsınız. Çünkü kendinle yaşadıklarınla yüzleşmek zordur. O yüzden terapiye başlamak kadar sürdürmekte zordur bence. Devam edebilmek bir başarı bana göre. Bugüne kadar görmediğiniz, görmezden geldiğiniz, kaçtığınız veya dile getirmediğiniz bir çok şey ortaya çıkıyor. Terapistiniz öyle noktalara parmak basıyor ki kızıyorsunuz ona. Böyle anlarda birkaç kez terapiyi bırakma girişimim olmuştu. Ama psikoloğum bunu öngörmüş olmalı ki başladıktan birkaç hafta sonra bana süreci bırakmak istediğim anlar olabileceğini ve bırakmayı seçmek yerine bunu onunla paylaşmamı istedi. Bende söylediğini düşündüm ve haklı buldum. Bırakıp gitmek aynı döngüsel hayatta alışageldiklerinle yaşamak her zaman en kolay yol. Zor olan ise değişim için çabalamak. Tabi sözde değil özde değişimi istiyorsak gerçekten.

Yazının başlığını bu sebeple böyle koydum. İnsanlarla ilişkilerimizde birtakım maskelerimiz var. Carl Gustav Jung buna "persona" adını vermiş. Şöyle de denebilir; toplumun onayını almak için, dış dünyaya karşı takındığımız maskedir "persona". İş yerimizde, arkadaşlık ilişkilerimizde, ailevi ilişkilerimizde kullandığımız maskeler vardır. Terapi odasına girdiğinizde ise bir süre sonra o maskelerinizi çıkartıp iletişim kurmaya başlıyorsunuz psikoloğunuzla. Ve bunu yaptığınızda aslında hafiflemiş hissediyorsunuz çünkü o maskeler olmadan da sizi kabul eden sizinle iletişimde kalan biri var. Terapi sürecinde psikoloğuna aşık olan onu kurtarıcısı olarak gören insanlar bulunur. İşte bu sebeptendir aslında. Kendisini koşulsuz kabul eden ve iletişimde kalan biri olduğu için. 

Bir başka yazımın konusu da koşulsuz sevgi olsun :) Birini koşulsuz sevebilmek yada biri tarafından koşulsuz sevilebilmek ne kadar mümkünm acaba?

Bu süreci deneyimleyen ve bu duyguları yaşayan varsa yorum yaparsa sevinirim. Kendi duygularımı referans alarak yazıyorum. Sizler neler hissettiniz merak ediyorum.

]]>
Wed, 07 Sep 2022 18:15:15 +0300 pd_uluesra
PSİKOTERAPİ NEDİR? https://www.ustayazar.com/psikoterapi-nedir https://www.ustayazar.com/psikoterapi-nedir Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olmuş ve terapi sürecini deneyimlemiş biri olarak ilk olarak söyleyeceğim şey:   

"Lütfen dizilerdeki terapi sahnelerine inanmayın." 

Terapi dediğimiz süreç izlediğimiz sahnelerden farklıdır. Eğitimimden ve kendi deneyimlerimden yola çıkarak sizlere anlatmak istiyorum. Zor yaşantılarda geçtiniz veya kafanız karışık, psikolojik destek almak istiyorsunuz. Öncelikle devlet hastanelerinden veya toplum sağlığı merkezlerinden randevu ile ücretsiz psikolog desteği alabilirsiniz. Bildiğiniz üzere yoğunluktan dolayı randevu geç vakte verilebiliyor veya her hafta düzenli görüşme sağlanamayabiliyor. Küçük bir ilçede yaşadığım dönemde devlet hastanesinden bu konuda destek aldığım bir dönem olmuştu. Ama doğrudan psikolog randevusu alamıyorsunuz. Her gittiğinizde Psikiyatri servisinden randevu alıp doktordan psikoloğa yönlendirme almanız gerekiyor. Benim görüştüğüm dönemde 3 haftada bir görüşme sağlayabilmiştik. Terapi süreci tabiki psikoloğunuzun karar vereceği şekilde ama mümkünse haftalık düzenli görüşmelerle seyretmesi gerekiyor. Maddi imkanlarınız el veriyorsa süreci özel ofisi olan psikologla yürütmenizi tavsiye ederim. Hastanelerin kalabalıklığı sebebiyle bir sürü tanıdığınızla karşılaşabiliyorsunuz zira :) Bazısının da ağzı torba değil ki büzesiniz siz sormasanız da gereksiz yorumlarını katabiliyorlar. 

Devam edelim. Öncelikli araştırmanız gereken şey gideceğiniz kişinin eğitimleri. Psikoloji mezunu olup olmadığını mutlaka araştırın. Piyasada alanda yetkin olmayan ama boşluktan ve meslek yasasının olmamasından faydalanan insanlar mevcut. Böyle birine gittiğinizde gereken desteği alamadığınız gibi size psikolojik açıdan zararı da dokunabilir. Araştırdınız yetkinliğinden emin olduğunuz bir psikolog ile görüşmeye başladınız. İlk birkaç ay boyunca psikoloğunuza güvenememeniz doğaldır. Güvenin ve terapötik bağın kurulması bir süreçtir. Kendinize zaman tanıyın ve süreci bırakmayın. Karşınızdaki nihayetinde bir insan ve sihirli değneği yok birkaç  kez gittiniz diye hayatınızı bir dokunuş yapıp her şeyi yoluna koymak gibi güçleri yok unutmayın. Hayatınızı ve kendinizi değiştirebilecek olan tek bir kişi var o da SİZSİNİZ. O dokunuşu yapabilecek tek kişi SİZSİNİZ. O güç sadece SİZDE var. 

Ayrıca dikkat etmenizi istediğim birkaç husus daha bulunmakta:

  1. Öngörüşme esnasında psikoloğunuz size yetkinliklerini anlatmalı, gerekli belgeleri göstermeli. Eğer yapmıyorsa siz isteyebilirsiniz. Ayıp olur mu diye düşünmeyin. Ruh sağlığınız fizyolojilk sağlığınız kadan önemli. 
  2. Psikologlar tavsiye vermez. Gittiniz, anlattınız size sürekli bence şöyle yap yada bunu yaparsan sorunun kalmaz gibi tavsiyeler vermesini beklemeyin.Terapiye amacına aykırı bir durumdur bu. Tabiki ara sıra size yardımcı cümleler kurabilirler ama sürekli tavsiye veren psikologtan KAÇIN.
  3. Sizinle o odanın o gün ve saatlerin dışında telefondan sosyal medyadan sürekli iletişime geçmemeli. Siz yazma isteği duyabilirsiniz yada sosyal medyadan takip etmek özel hayatını öğrenmek isteyebilirsiniz. Ama iş hesabında özel hayatını sergileyenlerden de uzak durmanızı tavsiye ederim. Profesyonel bir psikoloğun bunu yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Psikolog her dk iletişime geçip her kararınızı ona sorarak alacağınız bir mercii değil. Bu doğru bir süreç olmaz. (Maalesef ki bunu yapan psikologlar gördüm. Bu mesleği icraa edenler adına üzücü bir gerçek bu :(
  4. Psikoloğunuz sizin arkadaşınız değildir. Evinize gelmez. Dışarda sizinle kafelerde buluşmaz. Etik kurallar çerçevesinde belli gün belli saatte gidersiniz görüşürsünüz ve iletişiminiz sonraki görüşmenize kadar orası ile sınırlı kalır. Dışarıda sizinle sosyalleşmesi psikolog seçiminizin doğru olmadığını gösterir. Maalesef her meslek grubunda olduğu gibi bu meslekte de etik ihlali yapan bir sürü psikolog olabiliyor. 
  5. Sürecinizde siz yakınlık kurmak isteyebilirsiniz, arkadaş olmak dışarıda görüşmek mesajlaşmak isteyebilirsiniz. Fakat siz talep etseniz dahi psikoloğunuzun mümkün olduğunca buna müsade etmemesi gerekmektedir. 

Yazımın devamı gelecek. Terapi sürecindeki duygusal zorluklardan ve sonrasındaki hayatımıza katkılarından bahsedeceğim. Takipte Kalın.

]]>
Tue, 06 Sep 2022 10:45:55 +0300 pd_uluesra